Hazırdı kara dumanları bırakmaya
Usanmış pilotların yorgun uçakları,
Can kokusu saçarken Basra’da
Emperyalizmin arsızlığı.
.
Sakalına bulaşmış kan pıhtılarıyla
Donuk gözlü, taş dudaklı ihtiyar
Topluyordu titrek elleriyle ceset parçalarını.
Umurunda değildi ne savaş, ne barış!
Bitmişti umudu, yarını
Daha da acısı vatanı, bağımsızlığı.
Kalmamıştı inançtan başka yitecek hiç birşey!
.
İmkânsızı mümkün kılan Çanakkale’yi
Kolay mıydı bir kez daha yazmak tarihe?
.
Şık giysili, şuh yüzler;
Doğu’nun Venedik’inde yüzen
Gondollar mı, ceset parçaları mı,
Ortalığı aydınlatan
Havai fişek mi, ateş topları mı aldırmadan,
Kutluyorlardı Oscar, Nobel anısına
Verdikleri ödülleri...
.
Şehvete aç işgalciler
Doyarken tecavüz, işkencelerle,
Dev gözler mutluydu
Leonardo’nun Monalisa’sı gibi
Çizdikleri karelerde.
.
Oysa;
İlençle anılacak,
Firavun’a bile parmak ısırtan
Hiroşima, Nagazaki’nin ikizini
Hazır ediyorlardı Hollywood’a...
.
Batıdan doğan kapitalizm güneşi,
Büyütüyordu şavklarıyla kendi celladını,
Doğunun Venedik
i Basra`da...
.
30 Mart 2006
Nesrin Göçmen