"Gelecek, şimdiki zamana o kadar çok borçludur ki, onunla yüzleşmeye asla cesaret edemez." - Oscar Wilde"

Doğum Günün Kutlu Olsun!

Doğmak veya ölmek fark etmiyor aslında. Her ölüm yeni bir doğuma gebe kendi içinde. Her doğum da yeni ölümlere.

yazı resim

Neden doğar ki insan ? Ölmek için mi ?

Peki neden bizi ölüme bir sene daha yaklaştıran günü kutlama ihtiyacı hissederiz ?

Yoksa her insan içten içe ölümü mü arzuluyor ?

Ölmek istiyor muyuz gerçekten ? İstiyoruz elbette. İstemeseydik doğmazdık zaten. İsteyerek mi doğduk bilmiyorum ama isteyerek öleceğiz ve bizi ölüme yaklaştıran her günü özlemle kucaklıyoruz. Bir seneyi geride bıraktığımız o “özel” günü ise ayrı bir kutlamaya layık görüyoruz.

Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz ama ne zaman doğduğumuzu biliyoruz. Belki de bu yüzden ölüme olan tüm özlemimizi doğum günümüzle gideriyoruz.

Doğduğumuz günün yerine öleceğimiz günü bilseydik ne hissederdik acaba ? Ölüme bizi yaklaştıran her seneyi - doğum günümüzü kutlar gibi – kutlar mıydık ?

Doğmak veya ölmek fark etmiyor aslında. Her ölüm yeni bir doğuma gebe kendi içinde. Her doğum da yeni ölümlere.

Evet bir kez doğuyor insan ama sayısız kez ölüyor o küçücük bedeni içinde.

Bilsek de bilmesek de doğarken ölüyoruz.

Her şeye rağmen doğum günün kutlu olsun.

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön