zamanım yok
içimde henüz yürümeye başlamış hisleri öldürmeye
çehremde çevirdiğin sayfaların
tozunu toprağını silmeye
zaman
büyüyen haylaz bir çocuk
zaman
bülbülün dilinde ilahi aşk
dünebakıp çarpışan
gagasını ağaçlara veren
arsız kuş
uyu şimdi
yüreğini kemirmesin nöbetçi fareler
bırak kalbinin kıyılarında çırpınsın aşk
tek bir denizatı uğramaz ayak sesine
her aşkın sonu yalnızlıktır
alnının çatından öperek mesaisi uzar
tek tek çıtlatır parmaklarını sıkıntıdan
siyah bir geceye dönüşür acı boy atar içinde
hüzündür bütün gün çalışan
taşlar toplayan
ve
ölümdür
fantazi kuran dipsiz uçurumların başındaki
biraz sağa, biraz sola
keser adımlarını en ufak yanlışında
herkes kendi başının çaresine bakarken
kirpikle kaş arasında
değişir günün rengi yürüyen ölülerin çürümüş gövdelerinde
şikayet etme
en usta parmağının, yaranın üstünde
ölüm kalım savaşında olmasından
farzet ki
parmaklar arası müsabaka yarışında
uyu şimdi
düşünde kımıldayacak romantik pembeler
bir kuyunun dibinde büyüteceksin
sarhoş yüreğini
benim burda
duvarlar boyunca yürüyen
düşüncelerim var, örümceklerle göz göze gelen
benim burda
sessizliğin diline dolanmış bir engerek var
bütün gün boyunca
aynaya ve suya taşırım kendimi
bir mahkum gibi
bir anlam veremedim
güneşin doğuşuyla batışına
dünebakan gözlerimle
tertemiz bir sayfa açtım
mezartaşı suskunluğumla
dudaklarını kımıldatan tanrının ağzıyla
yarına
yarınlara bakmadan
dünün kulaklarını kestim
pişman değilim yaptığıma...
Sevdambeyaz
Sevda Gencer...