Düşünce, Beden ve İlahi Kontrol: İnsan Üzerindeki İlahi Kudretin Tecellisi

İnsan varlığı, hem maddi hem de manevi boyutlarıyla, ilahi hikmetin bir tezahürüdür. İnsan bedeninin her bir hücresi, Allahın yaratıcılığını ve mutlak kudretini açıkça gösteren ayetlerdir. Ancak çoğu zaman, bedenimizin ve düşüncelerimizin kontrolünün bizde olduğunu zannederek, kendimizi hakikatten uzaklaştırırız. Oysa bu kontrol yanılsamadan ibarettir. Kuran-ı Kerim, insanın hem iradesinin hem de tüm varlığının Allahın dilemesi ile şekillendiğini açıkça ifade eder:

yazı resimYZ

İnsan varlığı, hem maddi hem de manevi boyutlarıyla, ilahi hikmetin bir tezahürüdür. İnsan bedeninin her bir hücresi, Allahın yaratıcılığını ve mutlak kudretini açıkça gösteren ayetlerdir. Ancak çoğu zaman, bedenimizin ve düşüncelerimizin kontrolünün bizde olduğunu zannederek, kendimizi hakikatten uzaklaştırırız. Oysa bu kontrol yanılsamadan ibarettir. Kuran-ı Kerim, insanın hem iradesinin hem de tüm varlığının Allahın dilemesi ile şekillendiğini açıkça ifade eder:
> Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir, 29)
İnsan bedeni, Allahın kusursuz yaratıcılığının bir sanat eseridir. Hücrelerden organlara, sistemlerden düşünce mekanizmalarına kadar her bir parçası ilahi bir ayet gibidir. Bedenimize baktığımızda, onu kontrol ettiğimizi zannederiz. Ancak bir düşünelim: Kalbimiz atarken bizden izin mi alır. Akciğerlerimiz, nefes alıp verirken bize mi sorar? Hatta uykudayken bedenimiz tüm işleyişini sürdürür. Bu durum, insanın sınırlı bir varlık olduğunu ve Allahın mutlak kudretine boyun eğdiğini açıkça gösterir.
Nahl Suresinde Rabbimiz şöyle buyurur:
> Kendi yaratılışınıza bakmıyor musunuz? Allah nasıl yaratıyor, sonra onu geri çeviriyor? (Nahl, 17-19)
Bu ayet, bedenimizin aslında bize ait olmadığını, Allahın ilahi tasarrufunda olduğunu anlamamız için bir davettir. İnsan bedeni, insanın iradesinden bağımsız olarak işleyen ilahi bir mekanizmadır. Bu durum, düşüncelerimiz için de geçerlidir. Bir düşünce zihnimizde belirdiğinde, genellikle onun bize ait olduğunu zannederiz. Ancak düşüncelerimizin kaynağını hiç sorguladık mı. Bir düşünce nasıl oluşur? O düşünceyi zihnimize getiren kimdir? Kuran, bu konuda da açık bir gerçeği gözler önüne serer:
> Onların kalpleri üzerinde örtüler vardır. Onlara anlayış vermez. (Enam, 25)
Bu ayet, insanın düşünme kabiliyetinin ve anlama yetisinin de Allahın dilemesine bağlı olduğunu gösterir. İnsan, Allahın dilemesi olmadan düşünemez ve bir fikri hayata geçiremez. Düşünce ve irade, Allahın insana verdiği bir lütuf ve emanettir. İnsan, bu emaneti doğru şekilde kullanmakla mükelleftir.
Düşüncelerimizin Allahın dilemesiyle şekillendiğini anlamak, kader kavramını da daha iyi kavramamıza olanak tanır. İnsan, kendi hayatını kontrol ettiğini ve her şeyin kendi iradesine bağlı olduğunu düşünür. Ancak kader, Allahın ilahi planıdır ve bu plan, insanın her türlü eylemini ve düşüncesini kapsar. Kuranda bu gerçek şu şekilde ifade edilir:
> Allah her şeyi bir kaderle yaratmıştır. (Kamer, 49)
Bu ayet, insanın sınırlı bir varlık olduğunu ve ilahi takdirden bağımsız bir varlık sergileyemeyeceğini ifade eder. İnsan, Allahın belirlediği bir kader doğrultusunda yaşar ve düşünür.
İnsanın bedeni ve düşünceleri, Allahın sanat eseridir. İnsan, bu bedeni ve zihni doğru kullanarak Allaha yakınlaşabilir ya da gaflet içinde onları kendi malı zannederek kibir ve gurura kapılabilir. Ancak gerçek şu ki, bedenimiz ve düşüncelerimiz üzerindeki kontrolümüz sınırlıdır. Her bir düşünce, Allahın dilemesiyle bize lütfedilir. Rahman ve Rahim olan Allah, insanı sürekli olarak kendi varlığını ve kudretini düşünmeye davet eder. İnsan, bedenine ve düşüncelerine bakarak, Allahın varlığını ve birliğini daha iyi anlayabilir. Bu farkındalık, insanın Rabbine teslimiyetini artırır ve onu hakikate yöneltir. Son olarak, Rabbimizin şu buyruğunu hatırlayarak makaleyi noktalamak yerinde olacaktır:
> De ki: Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, harcamaktan korkarak onları tutardınız. Çünkü insan çok cimridir. (İsra, 100)
Bu ayet, insanın sınırlı anlayışını ve Allahın rahmetine olan bağımlılığını açıkça ortaya koymaktadır. İnsan, hem bedeninde hem de düşüncelerinde Allahın kudretini görmeli ve her an şükretmelidir.
Sonuç olarak, insanın bedeni ve düşünceleri, ilahi kudretin tecellisidir. Bu tecelliyi fark etmek, insanı hakikate ve Allaha yaklaştırır. İnsan, bu farkındalıkla yaşamalı ve her an Rabbine teslimiyet göstermelidir.

Başa Dön