-Bana yalan söyleme Darcy.
dedi kadın ıslak gözlerle... Yalandı duydukları çünkü.
-Yalan değil bunlar... İnan bana Elienor inan...
dedi adam kısık gözlerle... Yalan değildi dedikleri çünkü.
Yalanların ve hep yalan kalacakların kol gezdiği dünyanın yalan rüzgarlarından azade en kuytu köşesinde görmüştü ilk o'nu. Apayrıydı; biliyordu, benzerliklerin, çalıntı yüzlerin arasında.
Elienor yüksek topuklu giyerdi hep. Göğe bakardı uzun saçlarının altından. Hayallerini kuş sütüyle beslemiş, semirmişti. Elienor, küçük kalmış büyücekti.
Adam uzattı tekrar elini. Elinin yettiğince; mesafenin uzunluğunca. 'Hadi Darcy, biliyorsun ki o başkadır, benzemez hiç...' dedi; koştu... Koşarken düştü, yaralandı. Yaraları içinde başlamıştı büyümeye... Bu kez 'Hadi Elienor, yardım et' dedi ıslak ıslak...
Çok uzundu zaman. Elienor büyümüştü şimdi. Ne el gördü ne göz... Yalanlanmışlara kanmıştı Elienor kendindeki. Büyümüştü artık; topukları, saçları, hayalleri ve baktığı göğü ile...
Ah Elienor... Bunu bana yapma...
Darcy... Darcy... Böyle konuşma...
Gidecek misin?
Gitmeliyim, gitmelisin...
-Bana yalan söyleme Elienor.
dedi adam ıslak gözlerle... Yalandı duydukları çünkü.
-Yalan değil bunlar... İnan bana Darcy inan...
dedi kadın kısık gözlerle... Yalan değildi dedikleri çünkü.