En Olmadık I

yakamozdan ışıltılarınla Ay gibi üstüme titreyerek bekle

yazı resim

Suya değen sesi
yaşamanın

ıhlamur tarlasında

zamanın evvelinde

suya değen ses idi de
teğet eğrisiydi yaşamak bildiğin

bana ağlamak bildiğin
sevgin

israfım;

kadın eğrisi, çocuk eğrisi
eğreltisi zavallının

heybetli güvertesinde açmış gülleri
tekmelerle
yolmak dediğin
buruşuk bir sevda öfkesinde
buluşmak bir kavşak tenhasında
bizim dediğin

Ne değiliz biz?
o dudaklarının çizilmiş
kaderi
gibi
bir bebek maması ile yana akmış dudakların
ve kaderi belli ki
bir bebek gibi
yana düşmüş ağlamaklı halleri değil miyiz hiç ?

Bekle
kırış kırış
çarşaf
çarşaf
yakamozdan ışıltılarınla
Ay gibi üstüme titreyerek bekle

uykularım; Yarım
Ay;
aç ağızlı
bir hilal
bekle üşüyorum..
uykular.ım
yakamozdan titriyorum
üşüyorum,
bekle..

denize düşen sesti
yaşamak dediğin; teğet biçimli hilal
altında zırıl zırıl
ağlayan çağlayanlar gibi
taş üstüne taş otururken
soğuk kaygan kalbinde
yuva kurmuş yılanlar gibi sürüne sürüne bekle

Korkuyorum
Güneş eriyecek biliyorum;
yangınlarımı çoğaltarak
ben bir çiçeğe benzemeye çalışırken
kovulacağım senin mahrem yalnızlığından.
Güneş soracak bizi
hangi tepeydi açmadığımız diye
ben bir çiçek ağzıyken
eriyecek yalnızlıklarımız
biliyorum .

Yargıladık,
yara alarak
iyi olarak
baka kalarak
ve yalnız yalnıza çoğalarak

bir yorgan altında
uykuya yatmadan önce
penceresi açık kalmış
bir bardakta yudum yudum
süt içme vakitlerini
büyüyerek
yaş.ladık

İçi geçmiş bir çocuğun
en evvelinde
ırmaklar boyunda atıldığı
tarhı gibi
gözlerimde büyükçe yokluğun
yıldız tutuyor
yıldız kokuyorum.

Korkmuyorum
Koylardan yol alan
avareleşen cephelerimle
ceplerimde turuncu yaka ipleri
gezerken
ellerim ceplerimde şekerden;
boncuktan sezgilerimle
gün gün birikip kanarım kirpiklerinden
korkmuyorum
ışığı yak
ışığı kapat
ışığa vur; üfle
mum gibi yalnızım
titrek ve öfke dolu
bir sarılıkta
ellerim cephelerinde
yaka ipleri
ışığa tekme
bana yazgı darlığından üfle
mum gibi korkuyorum
titreyen odanda bebek ağzı gibi
mum gibi kokuyorum.
Işığı yak, ışığı kapat
korkmuyorum.

Çocuk bahçelerimi kucaklayan karın ağrımın
duyulmayan sesi gibi
içimden geçenler
ve tel örgüsü rollerin
evlerin
perdesiz
kalplerin
açık kalmış kucakları gibi
yalnız bırakılan bir hayat tehditiyim.

Ne olamadık biz;
olduk mu ki bir Güneş tepesinde akan akşam şarabı misali
açtık mı tatlarımızla
yalanan sokak itleri gibi ür.perili
ne olamadık ?
-^^

Başa Dön