Bir taş fırlat hayata
Her şeyin içinden geçsin
Önlüklü çocukların şeker satıcılarının
Yediveren yakamozların
Gözlerin sevdasının...
Bir taş fırlat hayata
Her şeyin içinden geçsin
Sabahı giyip geceyi beklesin
Gök yüzünün asaleti kuşların kanatlarıyla dalgalanırken
ve suya düşürürken bir saklı dalga sen nefesini
Tüm yokluklarla asılı kazınırım gümüş kanatlı bir hayatla
Her şeyin içinden düşsün bir taşın sesi
yarından kopup gelen bir selamla düşsün
Kör sabahlara
içimize uzayan ışık sesleriyle düşsün aşk suretine az kala... ve dalga boyu iç'te yediveren nefesle titresin
Bir taş düşür her şeyin içinden gez sin
Susarak karanlığını gizliyorum gözlerimin...
Yıldız seslerini işitiyorum
ve dinliyorum senin uzak dünlerini
Yeşilleri kesene dek mavi bir tokluğa kuruluyor açlığım
Uzak bir alaşım dalgalanıyor uzak bir deniz sarmaşığında
Gök ve dalga yüzü
Mavi bir alaşımla
Gözlerimin önünde eğilen gözlerinin sessiz duruşuna
Mavi bir ses kadar sonra
ve daha sonra düşecek selamlarınca
Yarından kopup gelen
Bir taşla düşsün iç'ime şimdi
Hayatın içinde öğütlenen bir kaya sofrası
Taş kurak çöl kurak kız kurak
Islat uzak yalnızlığını
Nefesinle sarmaş dolaş martı seslerinden geçiyorum
ve kesildikçe martı sesleri ...herkesi gözlerin sanıyorum