Gazel

bir melek müjdesi uçurursun gökyüzüne içinin cam kulelerinden. kırılgan, nahif.

yazı resim

bir melek müjdesi uçurursun
gökyüzüne
içinin cam kulelerinden.
kırılgan,
nahif.
kanadında yağmurlar taşıyan
bir leylek fırtınası geçer,
gözlerinin hüzün mevsiminden.
tutar yollara vurursun kendini
tüm şaşkınlığın üstünde,
tüm acemiliğin,
yağmurda çiçeklere su verirsin;
acılar biriktirdiğin kentin
nehirlerinden.
giderek başkalaşırsın
tutulduğun ayandonda.
ismini unutursun çiçeklerin,
sokakların adını,
bildiğin bütün şarkıları,
unutursun.
durup hayata bakarsın
içine çekildiğin bir nihilist kuyunun
derinliğinden.
her köşebaşında bu şehrin,
gölgen karşılar seni.
her sokakta yankılanır ayak sesin,
senin değildir aynada gördüğün yüz,
tutunduğun herşey
inkar eder parmaklarının izini,
kaçamazsın;
kuşatmacı yakarıların hiçliğinden.
artık yabancısındır
yunus gülüşüne içirdiğin
sevincine,
kuşlara su vermeyi unutursun,
kirletilmemiş bir şey kalmaz,
anlatılan hikayelerin öznesinde.
pıhtısında,
çaresizlik birikir yaralarının
kanar kanadıkça,
saramazsın.
artık kendine sorduğun tüm sorular
yanıtsızdır.
çırpındıkça kanatlarından
bir tüy daha dökülür.
bir çıkmaz sokak telaşında,
ateş ile sınanır sabrın.
içindeki turkuaz adada
kendine çıkan yollar,
seni soluksuz koyan sevdalar,
kaybolduğun her semtte
bir soru işareti gibi yakana yapışır
ve, artık öğrenirsin ki,
ölülerin yasası;
ardında kalanı,
eksik bırakmaktır.

Başa Dön