Havadan, Sudan

En Karanlık Noktası İnsanoğlunun, En Aydınlıkta Kalanıdır

yazı resim

Özen göstermeden yaşadığım zamanlardan daha çok keyif alıyorum. Yaşamı çıplak karşılamak , algıladığınla yetinmek ve yetindiklerinle yol almak daha bir renk veriyor yaşamıma , başta öyle görünmese de.

Kente bu yılın ilk kar tanesi düştüğünden bu yana – sanırım ay üç kez doğdu üzerine - tren yollarıyla ilgiliyim. Bu gece ise doruğa ulaştı bu ilgi. Evet şu bildiğimiz demiryolları. Trak truk, tıkraktak, tak...trak truk, tıkraktak tak...”

Sen ne iş yaparsın?” demişti boktan otelin işletmecisi ihtiyar kadın Bar Fly’da, adamım şıp diye cevabını vermişti. “ Killin’ the cockroaches in this fuckin’ place of ya.*”Ben de demir yolları üzerine hayaller kurma işiyle ilgileniyorum bu aralar. Maddi olarak pek bir şey getirdiği söylenemese de olsun , kim kimin hayalinin değerini ölçebilir ki?

Kar yağmaya başladığı gece penceremden dışarı bakarken , kar tanelerinin havada birbirlerine çarpmadan yer yüzüne ulaşmalarını izledim. Uzunca zamandır nerede konaklayacağını bulduramayan beynim ortaya paraleller fikrini attı. Ömr-ü billah birbirleriyle kesişmeyen doğrulardı paraleller. Ne acı bir kader değil mi ?

Ama bu kötü kadere mahkum paraleller , demiryolu haline gelerek insanları birbirine kavuşturuyor ve matematiğin onlara yüklemediği bir misyonu üstleniyorlardı.

İşte bu noktada, bu gece , aklım Shiva’ya kaydı. Niye dersen, ne zaman aklıma tren yolları gelse Hindistan taraflarına kayarım usulca. The creator, the maintainer and the executioner.** Tanrı enflasyonu yaşanan bölgedeki önemli tanrı Shiva. İşe bak! Nietzche’ye rahmet okuyası geliyor insanın. Zerdüşt boşuna mı dağın tepsinden bağırdı insanoğluna. İnsanın tanımını yapıp tanrı sıfatı koyuvermiş Hintliler.

Bana kalırsa en karanlık noktası insanoğlu/kızının en aydınlık da kalanıdır. Her gün aynaya baktığımda gördüğüm kişinin kim olduğunu otuz küsür yıldır çıkaramamışken; fırtınalı ve karanlık bir gecede, ana rahminde yaşama merhaba demeyi bekler bir şekilde yorganının altında kendine dönen benimi en ince noktasına kadar doğru analiz edebiliyorum.

Nedense demiryolları intihar eğilimini çağrıştırır bana. Bir trene binmek , sonsuza uzanan paraleller üzerinde bir tünele girip , diğer boyuta kaymak.

Yaşam bitince ortaya çıkarım. Nicedir beklediğim o anda. Yanımda bildiğim ben’le. Yeni bir yürek bedenimde, evrenin sarkacı gibi sallanmakta. Tünelin ucundan, bir dağı yarıp aydınlığa çıkarım. Gerçek aydınlığa!

Aynanın diğer yanındaki adamı da alırım yanıma. Çekerim karşıma anlatırım: “Küçümseme” derim “bakışlarımdaki azlığı”. “Bir çağı kapayıp diğerini açtım . Kapı aralığındaki tozum ben. Kaç yaşamı boşa harcadım.”

* Senin bu b..tan yerindeki hamam böceklerini öldürüyorum.
** yaratıcı, koruyucu,yok edici.

Başa Dön