Hüzünlü bir bahçeye benziyor yüreğim çoğu zaman. Sarı, sapsarı duygular eşlik ediyor zamana... Kardeş oluyorlar sırdaş oluyorlar anlamsızca,sebepsiz fırtınalar gibi yarı boşlukta etrafa savrulup duruyorlar...
Düşlerimi sandıktan çıkardım bu gece... Çoğu sararmış... Bembeyaz bir düş aradım, gerçek hayatta ki gibi kendimi kandırdım...
Darmadağın oluyor yüreğim ve acılar tek tek selam duruyorlar sanki karşımda inatla... Kız kulesinde çay içmek; içerken de hüzünlü gönül bahçemden topladığım çiçekleri koklamak istedim büyük bir hızla...
Aşk mavidir ya; mavi çiçek tohumu ektim yüreğime, açıp her yanımı masmavi yapsın diye...
Sonra hüzünlerimi topladım, kararsızlıkla karıştırıp, bir tutam aşka buladım ve senin yüreğinin en derin yerine fırlattım filizlensin diye...
Hani bazı duygular vardır ya, anlatılmaz sadece yaşanır...Karşındakine sebepsizce sarılmak, gözlerinde sonsuzluğa doğru kaybolmak ve teninde nefesini hissetmek istersin, sonra dünyanın sonuna kadar sadece onunla uyumak, sabahları ona "günaydın" diyebilmek, bir ezgiyi birlikte mırıldanabilmek ve aşka dair ne varsa paylaşabilmek...
Ve en önemlisi de onun yanında şımarabilmek...
İşte böyle be adam, ben senin yanında olmadan da böyle duyguları içimde büyütüp yaşatabiliyorum...
İçimde pırıl pırıl, sımsıcak ve tertemiz duyguları var edebildiğin için sana yürekten teşekkürler...