İnfak, Allah'ın rızası doğrultusunda mal ve servet paylaşımı yapmayı ifade eder. Bir müminin, sadece Allahın hoşnutluğunu hedefleyerek, hiçbir karşılık gözetmeden ve sevdiği şeylerden infak etmesi, gerçek anlamda bir iman göstergesidir. Bu davranış, kişinin nefsini aşması ve gerçek manada Allah'a yönelmesi açısından büyük önem taşır. Kuran-ı Kerimde, infak konusu sıkça vurgulanmış ve infak eden müminler övülmüştür. Ancak, infak ederken niyetin saf ve samimi olması gerektiği, Al-i İmran Suresi'nin 92. ayetinde, "İyiliğe erebilmek için sevdiği şeylerden infak etmek" şeklinde ifade edilmiştir. Bu, infakın kalitesini ve değerini belirleyen en önemli ölçütlerden biridir. İnfak etmek, sadece maddi varlıkları paylaşmakla sınırlı değildir. Gerçek infak, gönülden yapılan bir fedakarlık ve Allaha olan derin sevginin bir tezahürüdür. İnsanın sevdiği ve değer verdiği şeyleri, Allahın rızasını kazanmak için gözden çıkarabilmesi, imanın olgunlaşmasının göstergesidir. İnsan, sevdiği şeylerden infak ettiğinde, o şeyin değerini Allahın rızasına olan bağlılık ve sevgisiyle kıyaslayarak daha doğru bir şekilde anlayabilir. Ancak bu, nefse zorlu bir testtir. İnsan, genellikle kendisine hoş gelmeyen, ya da kullanmadığı eşyaları başkalarına verirken, gerçek infakı yapmış sayılmayacaktır. Kuran-ı Kerim, kişinin sadece sevmediği ya da kullanmayacağı şeylerden değil, gerçekten sevdiği ve değer verdiği eşyalarından infak etmesini emretmektedir. İnsanın sevdiği şeyleri feda etmek, başlangıçta zorlayıcı olabilir. Ancak bu fedakarlık, insanın manevi olarak temizlenmesi ve olgunlaşması için büyük bir fırsattır. Allahın rızasına ulaşmak için yapılan bu tür bir infak, yalnızca maddi değil, manevi bir arınmayı da beraberinde getirir. İnsanın Allaha olan sevgisi ve bağlılığı, sevdiği şeyleri feda edebilme cesaretiyle ölçülür. Kişi, Allahın rızasını her şeyin önünde tutarak, gönüllü bir şekilde her türlü dünyevi değeri arkasında bırakabilir. İnfak, yalnızca bir hayır işlemekten ibaret değildir; aynı zamanda imanın kalbî bir tezahürüdür. Kişi ne kadar çok infakta bulunursa bulunsun, sevdiği bir şeyden kopamıyorsa, bu durum imani bir eksikliktir. Çünkü o kişi, sevdiği şeyi Allahın rızasından daha değerli görmektedir. Bu durum, kişinin imanını sorgulatabilir ve yaptığı amellerin aslında ne kadar samimi olduğu konusunda bir soru işareti yaratır. Sevdiği şeyleri Allah için feda edemeyen bir kişi, Allahın emirlerine uymadığı için Allahın rızasına ulaşmakta zorluk çeker. Kuranda, sevginin yalnızca Allaha yöneltilmesi gerektiği öğretilir. İslama göre, sevilen her şey ve her insan, yalnızca Allahın rızasını kazanmak amacıyla sevilmelidir. Gerçek mümin, sahip olduğu her şeyin geçici olduğunu bilir ve bu nedenle Allah için sevdiği şeyleri feda etmekten çekinmez. Zira, Allah her şeyin sahibidir ve insan, Allahın rızasına ulaşmak için her türlü dünyevi değeri arkasında bırakabilmelidir. İnfak, bir mümin için manevi bir arınma vesilesi olmalıdır. Bu ibadetin asıl amacı, sadece Allahın rızasını kazanmak olmalıdır. İnsan, sevdiği ve değer verdiği şeyleri Allah dilediği için feda etmeye gönüllü olmalı, yalnızca O'nun hoşnutluğunu kazanmayı hedeflemelidir. Bu durumda yapılan infak, Allah katında değer kazanır ve kişinin imanı güçlenir. Mümin, infak yaparak Allahın rahmetini kazanmaya ve içsel bir arınmaya ulaşmaya çalışır. Sonuç olarak, infak yalnızca maddi yardımla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda manevi bir olgunlaşma süreci olmalıdır. Gerçek mümin, sevdiği şeyleri Allah için seve seve feda edebilmelidir. Allahın rızasına ulaşmak için yapılan her fedakarlık, insanı Allaha daha yakın kılar ve ona manevi huzur sağlar. İnsan, dünyevi bağlardan koparak, Allahın emirlerine uygun bir şekilde yaşamalıdır. Gerçek sevgi yalnızca Allaha yöneltilmeli, diğer tüm sevgiler de Allahın rızasını kazanmak için olmalıdır. Bu şekilde, insan nefsini aşarak gerçek manada iyiliğe ulaşabilir ve Allahın rahmetine kavuşabilir.
İnfak ve Allahın Rızası
İnfak, Allah'ın rızası doğrultusunda mal ve servet paylaşımı yapmayı ifade eder. Bir müminin, sadece Allahın hoşnutluğunu hedefleyerek, hiçbir karşılık gözetmeden ve sevdiği şeylerden infak etmesi, gerçek anlamda bir iman göstergesidir. Bu davranış, kişinin nefsini aşması ve gerçek manada Allah'a yönelmesi açısından büyük önem taşır. Kuran-ı Kerimde, infak konusu sıkça vurgulanmış ve infak eden müminler övülmüştür. Ancak, infak ederken niyetin saf ve samimi olması gerektiği, Al-i İmran Suresi'nin 92. ayetinde, "İyiliğe erebilmek için sevdiği şeylerden infak etmek" şeklinde ifade edilmiştir. Bu, infakın kalitesini ve değerini belirleyen en önemli ölçütlerden biridir. İnfak etmek, sadece maddi varlıkları paylaşmakla sınırlı değildir. Gerçek infak, gönülden yapılan bir fedakarlık ve Allaha olan derin sevginin bir tezahürüdür. İnsanın sevdiği ve değer verdiği şeyleri, Allahın rızasını kazanmak için gözden çıkarabilmesi, imanın olgunlaşmasının göstergesidir