nefretine değince kan damlatan kılıç, nasıl da cengaver yürüyorsun
nefesini tıkayınca amberin kokusu, günahlarından düşüyorsun
gururunu okşayınca erdemli sözler, iffetinden vazgeçiyorsun
zalimin heybeti gözlerini kamaştırıyor
mazluma acıma duygun öyleyse niye?
sen de bir söze kul olmaya hazırsan her daim
tanrıyı arayışın nafile
bilmezsin zihnini saran atalarının salyasını
kime başkaldırsan onda bulursun istikbalini
kimden yanaysan nefretin onda sınanır
acizlik ruhunda demlenir
ölüm rahminde döllenir
umut sevişmede gizlenir
buyursun artık tiranların fermanı
dağların miskin yolcusu revandır yine
zihnin ufku halt etmiş
Zerdüştün buyruğu dillenir söylencelerde
çıralar güneşten miras alır alevini
bakma sen şeytanın ateşle oynaşmasına
görme sonsuz buhranı
alma kendi ahını
bilmesen de öğrenme hiç
sadece zihnini kısırlaştır
karanlığından aydınlan
körlüğünle bak dünyaya