Günahlarını aldığında,
Yüzü suya bakardı,
Kim olduğunu aynalarda,
Yalnız kendi anlardı,
Takvim kuşatmalarında,
Balkonda üşüyen çiçekleri kıskanırdı,
Yüreğini arayan zamana aşkı sorardı,
İki sokak ötede ağlardı,
Utanırdı kaldırımlara düşen gölgesinden,
Sevdası eskiyen bir fotoğraftan susardı,
Yüreğine,
Umarsızca karanfiller bırakırdı,
Uzaklığına harita ölçeği kalıp,
Sessizliğinde mektuplar yakardı,
Mevsim kıştan kalandı,
Tabiri yaşamak cabasıydı,
Ölü yapraklar geçidinde,
Şehrinin bütün şairleri,
Şiirden ayaklanırdı,
Yürek verdiği,
Kıyısından köşesinden,
Tutulduğu heyecanlardı,
En sevdiği yanı,
Irmakları öpen yağmurlardı,
Gitti,
Geriye denize sarılmak kaldı,
Şehrin yıkık duvarlarına,
Ezbersiz her okunuştan,
Gökyüzü mağduru aşklar yazıldı,
Taş oldu ayrılık ay tutulmasından,
Yengeçler kumlara saplandı,
Rüzgarla geldi düşlerin en güzeli,
Gecesini bıçak yüzünden tanıdı,
Matemsiz bir bekleyiş sardı şehri,
Yaşamak sonrasında,
Karbon kopyası olmayan sabahlar kadardı,
Aşk kaldı ceplerinde,
Gülümsedi yalnızlık,
Günahlarını aldığında gece,
Yüreğine mühürlendi ayrılık,
Kendi bilirdi kendini,
Yattığı yerden,
İki sokak ötede uyanırdı,
Kendine yetecek kadar,
Aşk'a aşk katardı,
Gitti,
Yerdeki fotoğrafı,
Tenindeki sıcaklığı,
Bana yağmurlar anlattı,
Hatırasını,
Balkonda üşüyen çiçekler yaşattı...