**Kur’an-ı Kerim’in Duha Suresi 10. ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur: “İsteyene gelince, sakın azarlama.” (Duha, 93/10) Bu kısa ama derin anlamlar barındıran ayet, insan onurunu merkeze alan bir ahlâk öğretisinin yansımasıdır. Toplumda sıkça karşılaştığımız bir durum olan yardım isteme veya dilenme hâli, bazen insanlar tarafından küçümsenmekte, kimi zaman hor görülmekte ve hatta alaya alınmaktadır. Oysa Yüce Allah, bir insanın istemesini azarlanacak bir davranış değil, merhamet ve anlayışla karşılanması gereken bir durum olarak değerlendirmektedir. Her insan hayatın farklı dönemlerinde yardıma muhtaç hâle gelebilir. Fakirlik, hastalık, borç gibi sebepler insanı zor durumda bırakabilir. Bu gibi zamanlarda bir başkasından yardım istemek, insanın acizliğini kabul etmesi anlamına gelir ki bu durum küçümsenecek değil, merhametle karşılanması gereken bir durumdur. Hele ki istemek bir ihtiyaçtan kaynaklanıyorsa, bu durumda azarlamak değil, el uzatmak gerekir. Duha Suresi 10. ayeti, bu konuda müminlere açık bir uyarı ve ahlâkî bir ilke sunmaktadır. Toplumda bazı kişilerin gerçekten ihtiyaç sahibi olmadan da yardım talebinde bulundukları bir gerçektir. Bu durum, yardım edenin gönlünde kırgınlığa yol açabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır: “Zengin olduğu hâlde dilenenler var” diyerek tüm isteyenleri aynı kefeye koymak, genellemeci bir haksızlıktır. Çünkü bu tür örneklerin varlığı, herkesin zengin olduğu veya ihtiyacının olmadığı anlamına gelmez. Kimin ne durumda olduğunu, ne yaşadığını dış görünüşten anlayamayız. İslam, görünene değil, hakikate göre hüküm vermemizi ister. Son zamanlarda dikkat çeken bir başka gerçek ise SMA hastası çocuklar için yapılan yardım kampanyalarıdır. Aileler, çocuklarının hayatını kurtaracak tedaviye ulaşabilmek için toplumdan destek istemekte, kimi zaman sokak sokak gezerek, sosyal medyada kampanyalar düzenleyerek yardım toplamaktadırlar. Bu tür bir "istemek", bir yaşam mücadelesinin parçasıdır. Bu çabayı "dilenme" olarak görmek, hem acımasızlık hem de cehalettir. Böyle bir durumda Duha Suresi 10. ayetinin evrensel mesajı daha da anlam kazanır: “İsteyene gelince, sakın azarlama.” Çünkü burada azarlamak, sadece kişiyi değil, çaresiz bir çocuğun umutlarını da kırmak anlamına gelir. Kur’an’ın öğrettiği ahlâkî ilkelerden biri, toplumda merhamet ve anlayışı hâkim kılmaktır. İstemek, utanılacak bir davranış değil, bazen bir insanın son çare olarak başvurduğu bir hayatta kalma mücadelesidir. Her isteyenin gerçekten muhtaç olup olmadığını bilmemiz mümkün değildir. Ama kesin olan bir şey varsa, o da şudur: Allah, isteyeni azarlamayı değil, yardım etmeyi ve anlayış göstermeyi emretmektedir. O hâlde Duha Suresi'nin bu ilham verici ayetini hayatımızın merkezine almalı, yardıma muhtaç olan insanlara karşı yargılayıcı değil, şefkatli bir tavır takınmalıyız. Zira her insan bir gün istemek zorunda kalabilir. Ve işte o gün, bu ayetin ne kadar hayati bir ilke olduğunu bir kez daha anlayabiliriz: “İsteyene gelince, sakın azarlama.” (Duha, 93/10)**
