(İskele, Kale, Edremit, Gevaş… Mumları yanıyor şimdi hepsinin. Göle vuruyor ışıkları… Kar üşütüyor da insanı, karsızlık daha bir üşütüyor sanki… Kar da yağ(a)madı. İçimden bir ses bir dilek tut , mumları üfle diyor… Her yer karanlık altında kalırsa diye korkuyorum… Gözlerimi kapatıyorum, bir dilek tutuyorum… Işıklar hala yanıyor…)
yirmiyibirgeçe/otuzadokuzkala
üçaralıkanısına…
Önce
ÇAĞLAdı GÖK ile DENİZ
Küçük, bembeyaz bir bedenin kulağına fısıldandı bir isim
İşitti bebek…
Hissedebileceği tüm duyguları
Yerleştirdi gözlerine…
Adına ÇAĞLA denildi
O gün bugündür hep ÇAĞLAdı
Anne babasının ilk meyvesİ
Annesinin yedi sene hamile kalmamasının sebebi
Yaramaz, asi, inat…
Bedeni aklına küçük geldi hep
Kaybedecek zamanı yoktu sanki çabuk büyümeliydi
ÇAĞLAdı ruhu… Durmadı hiç… Aktı…
Bilinmezliğe akıp akıp durdu
Babasının güven veren ağırlığına hayrandı en fazla…
Öğrendi sonra
Hayatına giren insanlarda hissettiği ilk şeyin
O tarifsiz, o sessiz güven olduğunu…
Ruhunun boğumları boğmasın onu diye
Bir sebep kıldı Yaradan
O önündeki kağıda akıp akıp durdu…
Öfke, isyan, kızgınlık, acı, mutluluk, aşk…
Her şey…
Yaşadıklarının kanıtı kaldı beyaz sayfalarda
Emanet edildi ona bu kalem
Akarsuyun yatağa ulaşacağı vakte dek…
Lisedeki ilk senesinde
ÇAĞLAyan ruhunu kütüphanede karşılaştığı mesnevi
Doyurmaya başladı
Mevlana’nın Şemsi gibi onun da şemsleri oldu hayatında
Sanki yavaşladı akış, dinlendi sanki kalbi
Hayır, hayır, durmadı…
Mesneviye dalmanın tadını anlayacaktı sonra
Ve ÇAĞLAdı yine…
Yaşamak zordu onun için
‘’Eski bir madende göçük altında kalmak gibiydi.’’
Sevdi
Zerrelerine işlercesine sevdi…
Becerebildiği en iyi şeyin sevmek olduğunu düşündü
Bağrına bastıklarının bıraktıkları izlere inat
Sevmeyi var edeni sevdi sonra…
‘’İncecik çizgide sınırın tam üstünde hissetti hep kendini
Ya deli olacaktı bir gün ya da veli…
Şimdi incecik çizgide. Ne olacağına henüz karar veremedi.’’
İnanmayı, yaşamı, ölümü, aşkı, anlatmayı,
dinlemeyi, acıyı, denizi, martıyı, kediyi, köpeği,
beyaz zambağı, gülmeyi, ağaçları
baktığında ona güven veren gözleri
paylaştığında layıkıyla kabul edebilen ve saklayabilen yüreği
ellerini tutup ayakta durmasına yardım eden
şarkıları, şiirleri, sözleri, kitapları…
hayatına giren ama artık yanında olmayan şeyleri
hayatına giren ve hala hayatında olan şeyleri
hayatına belki de henüz girmemiş şeyleri
ya da hayatında olup fark etmediği şeyleri
Acı da olsa, tatlı da olsa, yaşam tecrübesini artıran her şeyi seviyor
Sevmeyi seviyor en çok da…
İçindeki fırtına ele geçirdi hep onu
Fırtına hiç dinmedi
Velhasılı ÇAĞLAdı hep…
Gideceği şehir neresi olursa olsun
Tek şey istedi…
Mavi bir deniz
Van’a geldi
Mavi bir göle…
Ve öğrendi sonra burada onun adının deniz olduğunu
Mutlu oldu…
Bugün baktı hiç korkmadan aynaya
Orda yeniden gördü kendini
Barış anlaşması imzaladı gözleriyle
Gözyaşları ÇAĞLAdı gözlerinden dudaklarına
Çağıl çağıl geçen bir ömür istedi ömrünün sahibinden
ÇAĞLAdı bugün GÖK ile DENİZ
Bu yüzdendir işte ruhundaki fırtınalar
İsmine yazıldı kaderi
Kaderine yazıldı ismi
ÇAĞLA denildi ona… ÇAĞLA…
Durmadan, bıkmadan, usanmadan
ÇAĞLA…
Çağla GÖKDENİZ