Jeton

Şimdi o jeton elimde ve ben gerçek dünyaya dönmekte zorlanıyorum. Sadece bir jeton. Ama o hayalimdeki harikalar diyarının kapı anahtarı.

yazı resim

18 yıl sonra geldiğinde, bana verdiğin ilk şeylerden biri; yeni jenerasyonun bilmediği ankesörlü telefon jetonuydu. Verdiğin günden beri hep yanımda biliyormusun? Geçmişi hatırlatır bana. Geçmişin hatalarını... O jetonu kullanıp edilecek bir telefon kadar kolaydı aslında kaderin yönünü değiştirmek. Tek kader çizgisi üzerinde hayat sürüyor olabilirdik o jeton sayesinde. Kimbilir belkide o bana verdiğin jetonu defalarca atmışsındır herhangibir yerdeki telefon kulubelerine. Jetonu atmış ama numarayı çevirmeden tekrar kapatmışsındır yada çevirdiğin ilk birkaç numaradan sonra vazgeçmiş kapatıp, geri alma haznesine düşen jetonu çantana geri koymuşsundur. Çantana koyduğun şeyin koskoca bir gelecek olduğunu bilmeden.
Şimdi o jeton elimde. O jetonu kullanabileceğim ankesörlü telefonlar çoktan kalkmış tedavvülden. Ne çok isterdim masalsı bir mucizenin gerçekleşmesini... Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan korunmak için sığındığım telefon klübesi, canlandı şu an hayalimde. Dinmesini bekliyorum yada biraz olsun yavaşlamasını yağmurun. Ara ara çakan şimşeklerle aydınlanan karanlık bir sokak köşesindeki bir klübe. Gözüm telefona ilişiyor. Geçmiş ile gelecek arasındaki arafta kalmış gibiyim. Çünkü telefonda jeton haznesi görüyorum. Titriyorum... Ama titremem üşümüş yada ıslanmış olmamdan değil. Gözümü telefondan ayırmadan el yordamıyla verdiğin jetonu çıkartıyorum cüzdanımdan. Sanki gözümü telefondan ayırırsam, büyü bozulacak, jeton haznesi kaybolacakmış gibi... Ahizeyi kaldırıyorum, jetonu haznesine ürkerek bırakıyorum. Çevirdiğim numaranın önemi yok. Çünkü her numara seni arıyor o jetonla. Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor... Ve sen çıkıyorsun telefona. Boğum boğum olmuş duyguların düğümlediği boğazımdan zorla çıkan bir aloo oluyor sadece... Adımı söylüyorsun, o hep telaffuz etmekten kaçtığın adımı, bir çırpıda söyleyiveriyorsun. Aramakta neden bu kadar geç kaldığımı, beni beklediğini, bir an önce gelmemi istiyorsun. Geliyorum diyebiliyorum sadece. Geliyorum..... Klübeden dışarı atıyorum kendimi. Klübeye girerken bıraktığım dünya değil adımımı attığım dünya. Tıpkı Alice'in o beyaz tavşanın peşinden girdiği çukurdan adım attığı harikalar diyarındaki dünya gibi. Senli dünya. Aşk kokan, gökkuşağı renklerini barındıran dünyanın her objesi seni işaret ediyor o dünyada. Ve sana varıyorum. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Keşke sadece masallarda olmasaydı böyle mucizeler.
Şimdi o jeton elimde ve ben gerçek dünyaya dönmekte zorlanıyorum. Sadece bir jeton. Ama o hayalimdeki harikalar diyarının kapı anahtarı.

SENİ SEVİYORUM

Başa Dön