Tenimdeki Yalnızlığı Ruhumdaki Aşk İle Yendim Ben‏

Tenimdeki yalnızlığı, ruhumdaki Aşk ile yendim ben. Tenimin hükmü yalnızlıktı, ruhumun tek kaderi SEN. Ruhum teneffüs etti seni; teneffüs ettiği o Aşk ile yaşattı bedenini. Bedenim teneffüs etti nefesini; şimdi ruhum da, bedenim de özlüyor seni.

yazı resim

Yalnızlık... Tarif edilebilecek en kolay ıssızlık hissi belki de. Yalnızlığı yaşamak ile hissetmek arasında hep fark olduğunu düşünmüşümdür. Yalnız olmayı tercih etmişimdir hep... Yalnızlığı sevmişimdir... Yalnız olmak için kaçmışımdır ıssızlara... Çünkü orası hep en kalabalık olduğum yer olmuştur bana. O ıssızlıkta bulmuşumdur ruhumu. O ıssızlıkta beden bulurdu hayalin. Hayalinle yaşardım hayatımın en coşkulu ve en huzurlu kalabalığını. Gerçekle hayal arasında kaldığım anlar bile yaşamışımdır. Senli zamanlarım demişimdir o anlarıma. Saatlerce konuştuğum olmuştur hayalinle. Biriktirdiklerimi getirmişimdir sana. Kimi zaman bir tomar kağıt, kimi zaman kalbimi koymuşumdur hayalinin kollarına. Hayaline sormuşumdur içinden çıkamadığım birçok konuyu. Hep orada cevap bulmuşumdur birçok soruma. Hiç cevapsız bırakmamıştır hayalin beni. Bazen kızarak, bazen gülerek, bazen de şevkat göstererek vermişsindir cevaplarımı. Biliyormusun; hayalinin gelmekte geciktiği zamanlar olurdu... İşte öyle zamanlarda ortamdan ürktüğümü hissederdim. İnsanda kör olduğu hissi uyandıran zifirilik ve zifiri bir sessizlik içinde korkmayacağını söyleyen yalan söyler zaten. Öyle bir karanlık ki bu; gözlerimin açık olmasıyla kapalı olması arasında farkın ortadan kalktığı bir karanlık. Ve ben yüzünü ilk gözlerimi kapayınca görmüşümdür her seferinde. Yüzün belirince gözlerimin önünde; konuşmaya başlamışımdır seninle. Ne karanlık ne sessizlik, kavramlardan uzak sadece sen ve ben kalmışımdır. Ve her seferinde sen hatırlatmışsındır gitmem gerektiğini. Karanlık ve sessizlik içinde varolan tek beden gibi kimsesiz görünsede; hayalinle ortadan kalkan yalnızlık hissi ile yaşanan senli saatlerimdi yaşanılan. Asıl yalnızlık senin olmadığın kalabalık arasında yaşadığımdı... Hep vardın hayatımda. hep oradaydın, olmanı istediğim, olmamı sağladığın yerde; RUHUMDA...
Bütün hislerin, duyguların kaynağı olan yerdeydin. Ve ben onu hep canlı tuttum. Hani sen hep dersin ya; seni rüyamda görmek için dua ederdim, göremediğim zaman sana kızardım diye... Ben hayaline ulaşmak için uyumak zorunluluğunu ortadan kaldırmıştım. İnan bana ruhumu adamıştım hayaline. Ruhsuz bedenimle döndüm her seferinde, o hayat denen karmaşanın içine... Hayatın tüm yüklerini bedenime yükledim, ruhumda ise sadece seni besledim. Ruh denen o koca deryayı sadece senin hayalin için gizledim. Bedenimi ayrı, ruhumu ayrı yaşadım hep. İkisini biraraya hiç getirmedim. Bedenim yorulurdu, isyan ederek çağırırdı ruhunu. Bedenimin ruhuna ihtiyacı olurdu. Ruhsuz beden çürümeye mahkumdu. Ama ruhum bedenine değil, bedenim ruhuna gelirdi. Buluşurlardı o ıssızlıkta. Seni beklerdik sonra. HAYALİNİ... Sen gelirdin, üç kişi olurduk. Bedenim, ruhum ve hayalin... Bedenim ruhuma dudak olurdu, dil olurdu, ses olurdu. Ruhum hayalinle doya doya konuşur, hasret giderirken; bedenim ruhuyla tenini yeniler, kendini bulurdu...
Ruhum bedenine hayat olurdu. Hayalin hayat olurdu ruhuma. Ruhumdaki hayatla bedenim çürümekten kurtulurdu. Bedenim seni ruhuyla hissederdi. Seni yaşayan ruhum sayesinde katlanırdı hayat hengamesine. Ve bunları sağlayan senin ruhumdaki hayalindi. Bedenimin seni yaşayacağı hiç aklıma gelmezdi.
Ruhumda, ruhunun parmak izleri dışında iz yoktu...
Tenimse tenini hiç bilmiyordu...
Tenim, teninle ruhuna,
Tenim, teninle hayata,
Tenim, teninle Aşk'a
Tenim, teninle Sana Merhaba diyordu.
Tenimdeki yalnızlığı, ruhumdaki Aşk ile yendim ben. Tenimin hükmü yalnızlıktı, ruhumun tek kaderi SEN.
Ruhum teneffüs etti seni; teneffüs ettiği o Aşk ile yaşattı bedenini.
Bedenim teneffüs etti nefesini; şimdi ruhum da, bedenim de özlüyor seni.

SEN BENİM HERŞEYİMSİN

Başa Dön