Kadını Hayattan Dışlayan Gelenekçi Yaklaşımlar: Kuran Işığında Eleştiri

İslam dini, kadını insan onuruyla tanımlayan ve eşit haklar tanıyan bir dindir. Ancak tarih boyunca geleneksel ve ataerkil anlayışlar, Kuran'ın evrensel mesajını tahrif ederek kadınları hayatın dışına itmiştir. Kadınları sadece nefes alıp veren cenazeler gibi gören bu yaklaşımlar, hem dinin özünden sapmaya hem de toplumsal adaletsizliğe yol açmıştır. Bu makalede, kadını hayattan dışlayan anlayışların kaynakları ve Kuranın bu anlayışlara karşı duruşu ele alınacaktır. Kuran, kadın ve erkeği eşit kılarak onların insanlık onurunu yüceltmiştir:

yazı resimYZ

İslam dini, kadını insan onuruyla tanımlayan ve eşit haklar tanıyan bir dindir. Ancak tarih boyunca geleneksel ve ataerkil anlayışlar, Kuran'ın evrensel mesajını tahrif ederek kadınları hayatın dışına itmiştir. Kadınları sadece nefes alıp veren cenazeler gibi gören bu yaklaşımlar, hem dinin özünden sapmaya hem de toplumsal adaletsizliğe yol açmıştır. Bu makalede, kadını hayattan dışlayan anlayışların kaynakları ve Kuranın bu anlayışlara karşı duruşu ele alınacaktır. Kuran, kadın ve erkeği eşit kılarak onların insanlık onurunu yüceltmiştir:
> İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada mutlu bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz. (Nahl Suresi 97)
Ancak, Yahudi ve Hristiyan öğretilerinden etkilenmiş olan bazı geleneksel yorumlar, kadınları aşağılamak için uydurma hadis ve mezhep hükümleri oluşturmuştur. Örneğin, kadının adet döneminde manevi olarak pis olduğu, ibadetlerden men edilmesi gerektiği, dini ve akli olarak eksik olduğu gibi hükümler, Yahudi kaynaklı rivayetlerin İslama eklemlenmesiyle yayılmıştır. Tevratta kadının ilk günahın kaynağı olarak gösterilmesi bu zihniyetin temel dayanağıdır:
> Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. (Tevrat, Yar.3:6-7)
Bu yaklaşım, İslama zıt bir anlayış olan ataerkil bir dini sistem yaratmıştır. Gelenekçi ulema ve şeyhlerin katkılarıyla hadisler üzerinden oluşturulan hükümler, kadınları ekonomik, sosyal ve manevi hayattan dışlamış; onları nefes alıp veren cenazeler haline getirmiştir.
Geleneksel anlayışın kadına uyguladığı baskı ve sınırlamalar, sadece bireysel özgürlükleri değil, toplumun gelişimini de baltalamıştır. Kadınların eğitime, iş hayatına ve toplumsal hayata katılımını engellemek, onların potansiyellerini yok saymak anlamına gelir. Bu anlayış, kadın intihar oranlarının artmasına neden olmuş, kadınları psikolojik ve toplumsal olarak karanlığa mahkûm etmiştir. Örneğin, Batmanda 2001-2006 yılları arasında 306 kadının intihar etmiş olması, bu durumun acı bir yansımasıdır. Kuran, kadına atfedilen bu olumsuz yaklaşımların hiçbirini desteklemez. Aksine, kadının her türlü insan hakkına sahip olduğunu beyan eder. Kadının mahkeme şahitliği, boşanma hakkı ve ekonomik özgürlüğü gibi temel haklar, Kuranda açıkça tanınmıştır. Örneğin:
> Allahın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir. (Maide 44)
Kuran, kadın ve erkek arasındaki eşitliği tesis eden yegâne kaynaktır. Kadını hayattan dışlayan ve nefret söylemleri içeren tüm hadis ve mezhep hükümleri, Kuranın ruhuna aykırıdır. Kadınlar ibadetlerini adet dönemlerinde dahi sürdürebilir, toplumsal hayata aktif bir şekilde katılabilir ve erkeklerle eşit haklara sahiptir. Bu gerçekler, İslamın özünde adalet ve eşitlik bulunduğunu bir kez daha kanıtlar. Gelenekçi anlayışlardan sıyrılıp Kurana dönmek, kadınların ve toplumun özgürlüğü için elzemdir. Nebimiz Muhammed'in dahi sadece Kuranı referans aldığı ve uydurma rivayetlerden uzak durduğu bir gerçektir. Nitekim:
> Allahın indirdiği son kitap Kurandır ve İslamın tek hüküm kaynağı Kurandır.
Kadını hayattan dışlayan her türlü anlayış, Kuranın mesajına ve insan onuruna aykırıdır. Gelenekçi müşrik zihniyetin kadınları eğitimden, ekonomik özgürlükten ve sosyal hayattan mahrum bırakma çabaları, hem dini hem de toplumsal bir sapmadır. Çözüm, Kuranın adalet, eşitlik ve özgürlük mesajına sıkı sıkıya sarılmakta yatmaktadır. Kadınları nefes alıp veren cenazeler haline getirenlere karşı, Kuranın ışığında hak ve adalet mücadelesi sürdürülmelidir.

Başa Dön