Kadınların Regl Dönemi ve İslâm'daki Gerçek Hükümler

yazı resim

**İslam’ın din konusunda tek kaynağı olan Kur’an, kadınlara yönelik haklar ve ibadet hükümleri konusunda adil ve eşitlikçi bir anlayış sunar. Ancak tarih boyunca, müşrik anlayışların etkisi ve uydurma rivayetlerin etkisiyle bu adaletli sistemin özünden sapmalar yaşanmıştır. Kadınların regl dönemlerinde ibadet etmelerinin yasaklanması da bu sapmaların bir örneğidir. Bu makalede, İslam’ın kadınların regl dönemi ile ilgili hükümlerini Kur’an ayetleri ve tarihsel arka plan çerçevesinde inceleyeceğiz.
Kur’an, regl dönemini manevi bir kirlilik değil, fiziksel bir rahatsızlık olarak tanımlar:
> “Ve sana adet görmeden soruyorlar. De: O ezadır, adet süresince kadınlardan uzaklaşın, rahatsızlıktan kurtuluncaya kadar yaklaşmayın. Rahatsızlıktan kurtuldukları zaman Tanrı'nın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz Tanrı, tevbe edenleri ve arınanları sever.”(Bakara, 2:222)
Bu ayette geçen "ezâ" kelimesi, kadının fizyolojik bir sürecini ifade eder. Geleneksel anlayışta “temizlenmek” olarak çevrilen “tahare” kelimesi ise aslında “rahatsızlıktan kurtulmak” anlamına gelir. Dolayısıyla Kur’an, regl dönemini manevi bir kirlilik olarak değil, geçici bir fizyolojik durum olarak değerlendirir. Ayet, sadece bu süreçte cinsel ilişkinin yasak olduğunu ifade eder, ancak ibadetlerle ilgili herhangi bir yasaklama getirmez.
Regl dönemi ile ilgili ayrımcı uygulamalar, genellikle İslam öncesi müşrik toplumların ve diğer dinlerin etkisinden kaynaklanmıştır:
Zerdüştlük: Adetli kadınların tapınaklara girmesi yasaktı.
Hinduizm: Adetli kadınlarla yemek yemek ve uyumak yasaktı.
Bu anlayışlar, İslam toplumuna uydurma rivayetler ve mezhepsel görüşler yoluyla sızmış ve kadınların ibadet etmelerine engeller konulmasına neden olmuştur. Ancak Kur’an’da böyle bir yasaklama bulunmamaktadır.
Kur’an, kadın ve erkeği ibadet sorumluluğu açısından eşit tutar:
> “Erkek veya kadın her kim inanıp salih iş yaparsa onu hoş bir hayatla yaşatırız ve elbette onların ücretini yapmış olduklarının en güzeliyle veririz.”(Nahl, 97)
Bu ayet, kadın ve erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmadığını açıkça ifade eder. Kadınların regl döneminde ibadetlerini yerine getiremeyeceği anlayışı, Kur’an’ın eşitlikçi bakış açısına aykırıdır.
Kur’an’a göre haramları belirlemek yalnızca Allah’a mahsustur:
> “Ve kim Tanrı'nın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerdir.”(Maide, 5:44)
Bu bağlamda, regl döneminde kadınların ibadetlerini yasaklamak, Allah’ın yetkisine müdahale etmek anlamına gelir. Bu anlayış, müşrik ve münafık zihniyetlerin bir ürünü olup, Kur’an’ın hükümlerine tamamen aykırıdır.
Kur’an, kadının regl döneminde yalnızca cinsel ilişkiden uzak durulmasını emreder. Manevi bir kirlilik anlayışı Kur’an’da yer almaz. Regl döneminde kadınların ibadet etmelerini engellemek, hem bilimsel hem de dini açıdan geçersizdir. Kur’an, ibadetlerin kadınlar için de aynı derecede geçerli olduğunu belirtir:
> “Ve kim Tanrı'nın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.”(Maide, 5:45)
Kur’an, kadınların regl döneminde ibadetlerini engelleyen herhangi bir hüküm içermez. Bu yasaklar, Yahudi dinindeki ayrımcı uygulamalardan etkilenerek İslam toplumuna sızmıştır. Regl dönemi, manevi bir kirlilik değil, fizyolojik bir durumdur ve bu süreçte ibadet etmeyi engellemek, kadınların Allah ile olan bağlarını kesmek anlamına gelir. Müslümanlar, yalnızca Kur’an’ı rehber edinerek bu tür hurafelerden arınmalı ve kadınların dini özgürlüklerini iade etmelidir:
> “Ve ‘Rabbimiz, şüphesiz biz efendilerimize ve büyüklerimize uyduk bizi yoldan saptırdılar dediler.’”(Ahzab, 33:67)
Kadınların ibadet haklarını gasp eden her türlü anlayışa karşı mücadele etmek, İslam’ın özüne dönmek ve adaleti sağlamak tüm Müslümanların görevidir. Kur’an, kadınların haklarını koruyan ve onların ibadetlerini özgürce yapmalarını destekleyen bir yaşam rehberidir.**

Yorumlar

Başa Dön