Kalbim Kadar Üşür Müsün ?

Ey kalbim! Alnında gümüş hançer / Gayrı uçurumlar gül içer / Kalbimin sularını yara yara / Işıklı bir siluet halinde / İstanbul oyy İstanbul geçer !… /

yazı resim

Ey kalbim! Pes mi dedin !
Susuşunda bir hâl var,
Rüzgârda eğilen başaklar gibi
Duruşunda bir lâl var…

Ağrı dağı… Ağrı dağı !
Kalbim kadar üşür müsün ?
Gözlerinde sisli bukağı
Ağladığım sabahlara üzülür müsün ?
“Şehr-i şahane”dir yüreğimin vurduğu
Namert sevdaların ardı sıra
Pırıltılı salyangoz izlerinden
Sen olsan yürür müsün ?
Yanmaz mı ayakların
Yüreğin incinmez mi
Gezdirmez misin başını ağrılı bir taç gibi
Gelip vurmaz mı yüreğini tam ortasından
Acıya sallanan bir sarkaç gibi…

Kalbim pes mi dedin!
Kederden sevinç devşirdiğin
Kıyılarına haramiler mi durdu
Ömrüm sebebi aşktır dediğin
Sevdalarına ayaz mı vurdu ?

Göğsünde bıçak saplı Ankara
Kalbim kadar üşür müsün ?
Saçlarımda hüzünlü kırağı
Beni aşklarında büyütür müsün ?
Küstürülmüş kırlangıçlar
Bak kalbim kederlerin yatağı…
İçimde kanatılmış eski bir yara
Sokak oyunlarında
Saklandığım duvar dibi
Unuttuğum bir sır gibi
Beni çoçukluğuma götürür müsün ?

Kalbim pes mi dedin !
Gülüşünle açan güllerin solar
Eylül sarısı değer şiirlerine,
Eski bir yolcudur düşlerine
Gözlerinden yürüyen
Kılıç izi, kan kınası sevdalar
Avuçlarıma bir damla düşürür müsün?

Ahh uykusuz geceler şimdi nerdedir
Kalbimin kıyısında şarap içtiğin,
Yağmurlu akşamlarda benim şehrimdir
Karanfiller içinde kıpkızıl geçtiğin…

Varsın yüzün, yaz sonu hüzünlü bahçe
Varsın ellerin, kanadı kırık serçe
Uçurum mevsimi gözlerin
Rüzgârında kalbimi üşütür müsün?

Su biter tuz kalır ellerinde
Ömrümün baharında vakitsiz eylül müsün?
Gemiler gider sonsuza doğru
Güvertesine yıldızlar düşer
Sen ki o gemilerin tek yolcusu
Omuzların yakamoz içinde
Gözlerinde bir katre buğu
Kimbilir gecenin üçünde
Ağlamadan beni düşünür müsün ?

Ey kalbim! Alnında gümüş hançer
Gayrı uçurumlar gül içer
Kalbimin sularını yara yara
Işıklı bir siluet halinde
İstanbul oyy İstanbul geçer !…

Başa Dön