]
Kasabanın ikiz kulesine
Yukardan aşağı dokuz kat
Yan yana koyunca otuz kata
Üç yıl önce taşıdık evden eve kendimizi
Mobilyalar taşıdı kırk naza yüklü hamalları
İlk kapıcı, apartman görevlisi
İzinsiz, izsiz çıktığı beş kattan kendini düşürdü
İki kaburga kırık, bir tas kafa çatlak
Çivisi çıktı adamın yani
Mustafa oldu uftafa
Dokuzuncu toplantıda tazminatı yazıldı mektuba
Koltuğunun altına sıkıştırdılar iki mars bir düz tafra
Bu sitenin adı sit dediler…
Apartmanı yapan oturuyor iki altta
Yandakini, adını bilmediğim başkasını da
Oturanlar memnun, herkes memnun, güvercinler hırsız
Sadece tuğlasından saçaklarına tel bir kafes
Yangın merdivenine uçurmuyor hiçbir nefes
Karşıya bir kere geçmiş bulunduk
Rakıya durduk iki cigara arasında
Mahmut abi, kızımın amcası,iki çocuğun babası
Çalışkan diyecem, kayboldu bile
Bir eli petrolde,bir eli zeytinlik evde
Karşılarında on iki a
Ahşap görünümlü çelik kapım
Cam yelkenli nazar boncuğu göğsünde
Tokmakta vurmayan eller
Neden dökülmüş sırları komşuluğun
On iki a sahibi emekli tekel işçisi kendine nev’zat
Ayda bir hesabına efteben yapınca altı yüz kağıt
Sesi asgari ücretten daha askeri
Arka balkona “pevece” kaptırdı sadece
Yatak odası rutubet, duvarlar ağlar
Ben ağlarım o ağlamaz.
Üç yıl olmuş yedi senesinin haziranından,
Olsun keyfimiz herkese açık üç oda bir salon
Kızım altı yaşını yemiş, sevgilim gençliğini
2010 Haziranı, gelmedi ama
Kızım şimdiden sığmıyor takvime
Sevgilim, burcu yengeç, denize kaçıyor yan yan
Gelcekseniz, sessiz gelin!
Kameralar bulutlara bakıyor şimdi…
