Bir hiçliğin içinde önce kurar sonra buluveririz kendimizi orta yerinde...umudun! Ve hep hazırızdır gerçekleşmesini beklediklerimizin olacağı güne....Onu,ona yakınlaştığımızı hissettiğimiz her günde emziririz....Büyütmeye...Sağılırız yani.
Onu sarıp ruhumuza dalarız en derin uykulara ve yastığımızın altındadır tüm uykusuzluklarımızda da. Her sabah günaydınların sevinçlerini yüklenip,
perdelerimizin arasından sızar... dolar odamıza.Dünden kalmışlıklarımızın üzerine büyür...çoğalır yeniden.
Biz onun ışığıyla yansırız ve bu yansıma değil mi başkalarına verdiğimiz? Hani var ya o ''umut ışığı '' dediğimiz.
Oysa hiç hazır olamadık o ışık kesildiğinde ki karanlığa. Biz biliyoruz ki yaşama yüklediğimiz anlamlardır umutlarımız.Biliyoruz ki umutsuzluklarımızdır
''karanlıkta kalmamak için '' bizi yeniden umuda salan...saran...
Tanrı beni genç yaşında doğurmuş olmalı.
Gençliğinin umut ışığını vermiş tenime.
Tüm umutsuzluk kaygılarını da yüklemiş yüreğime...