Göz; bedensel yetimizi ele veren tek organ.
İçimizi dışarıya salan
Dışarıyı içimize saran.
Ondadır her aydınlık ve her karanlık.
Güneş ve ay Su ve toprak Yenilenmek, çoğalmak.
Büyüyen her göz bebeğinde dünyayı içine alır bakış.
Gök kuşağının yedi rengi kuşların kanatlarında bulutlarla devinir.
Bedenin iç ve dış eylemlerinin umutsuzluğunda umudu arayandır göz ve odaklandığı her karede görmek istediği bir minik umuttur ki aslında o çok büyüktür.
Bir göze sığabilecek denli büyüktür işte
Işıktır
Renktir
İçlerinde beklemelere ayarlı zamanlara bakar.
En çok da uzaklara bakar Bilir umudun uzun yolculuklardan geldiğini
Bu yüzden de ıslaktır hep göz yuvaları.
Bu yüzden hep siyahtır her renk gözün kirpik dipleri.
Umudun, umutsuz türküsü yerleşmişse de kirpik uçlarına her an gözbebeklerinde umutla uçan bir çift kanat vardır.
Suya düşmüş dolunay vardır.
Çöplüklerde çimlenmiş tahıl taneleri vardır.
Kuru dalların ara yerinde yeşil bir yaprak her zaman yaşamaktadır.
Ve Umut;
Koltuk değneklerinin ayakkabı vitrininden içeri koşan ayak sesidir.
Kollarını tren raylarına ödünç veren çocuğun piyano tuşlarına yüz sürerek dokunabilmesidir.
Umut?
Umut insandır!