Hoş geldin ,
Ergenliğim ...
Gir içeri , kalma kapıda
Hayallerini kapının yanına bırak
Özlemini paspasın altına
Çıka geldin demek , baharı beklemeden
Oysa ben seni kaç bahar aradım
Kaç kışlara rastladım , bilemezsin
Issız caddelerde gördüm gölgeni
Geceleri yansıman vardı duvarlarda
Fakat sen yoktun …
Çoktan geçmiştin çıkmazlardan ve gitmiştin
Ben yine de aradım seni
Bulunamayanlarda olduğunu bildiğim halde
Gerçeklere baktım
Yalanları gözden geçirdim
Doğruları yanlışlarla kıyasladım
Eskiye , yeniye
Doğuya , batıya …
Her yanımda sendin ama
Hiçbir yerde yoktun
Yalnızlığım da hayaller kurdum ,
Sessizlikleri bozarak.
Karanlıklarda aydınlıklar yaratarak ,
Yaşatıyordum seni.
Seninle konuşuyordum
Yokluğunun tam ortasında , özlemedim
Çünkü seni hiç kaybetmedim
Sadece gerçekliğini aradım …
Hoş geldin , kalma kapıda
Mümkünse gölgeni masama
Yansımanı aynama bırak
Olurda ararsa gözlerim , yada
İlle hissedecekse bedenim …
Otur lütfen !
Otur ki hemen gitmeyeceğini bileyim
Geçmiş günlerden bahsetmek istiyorum
Varlığından ve yokluğundan
Seni düşündüğümde ,
Eski heyecanımı duyar oluyorum
Garip!...
O zamanlar sana hissettiklerimin
Anlamını bile bilmiyordum
Yinede hoş geldin
On yedi yaş yorgunluğum
Oluşunla olmayışın bir sır hala bende
Taşıyamıyordum zaten iyi ki geldin
Gerçek olmasa da şuan
Sana anlatacaklarım var :
Hani bırakıp gitmiştin ya
Ben aldırmamıştım …
İnsan hayatının hatasını kaç kez yapar
Eğer “bir”se ben bunu çoktan yaptım
Seni kaybettim hem de kazanamadan
Aradım
Bulamadım
Gece yolları arşınladım
Parklarda şafağı selamladım
Olmadı ,
Varlığın kayıp rüyalarımdan öteye geçmedi
Neyse , affet
Seninde canını sıktım
Ama anlatmalıydım da
Teşekkürler …
Demek gidiyorsun
Hoş geldin , kayıp düşümde mutlu ettin beni
Hoşça kal bulamadığım
Kayıp Rüyalarım da …