Bir şehir uyanıyor sabaha,
Kendi çağında maskelerini atıyor aldanmışlık,
Ferman yazılıyor sahne almayan oyunlarında sevdaya,
Seyircisi olmayan bir gökyüzü şimdi ayrılık,
Figüranlarını doğuruyor hayata kimliksiz dünya,
Yarı sevişmelerin dokusunda,
Bir serüveni anlatıyor aşklar suskunluğa,
Çekip çıkarıyor içimdeki yüreği,
Bir celladın gözyaşları ile maskelenmiş her yokluğa,
Kendi sınıfında büyüyor bu şehir,kendi haritasında tükeniyor,
Gördüğüm her yüz,aşkın yüzölçümünde gerilla kesiliyor,
Aynası elinde olmayan şairler basıyor uykularımı,
Kepenkler kalkıyor,vitrinler kimin için değişiyor,
Kimin için aşk kendi kapsamında çoğulluğa karışıyor,
Bugünden yarım kalıyor herşey yarına,
Sevişmeler,öpüşmeler,görüşmeler,
Manzarası olmayan bütün evler gökyüzüne ağlıyor,
Ve duvarlarına yapıştırılan posterlerde kalıyor güneşin aşkı,
Radyolar durmadan aynı şarkıları çalıyor,
Televizyonlar artık seyredilmiyor,
Köreliyor ışıklı tabelalarda tarihe takvimden düşen zamanlar,
Lastik kokusunu içine çekiyor yamalı asfaltlar,
Herşeyin aynı kaldığı bir sessizliği tırmalıyor görünüşler,
Görüntüde jenerik takıntısı hiçbir aşk yürekten yaşanmıyor,
Vakit ilerliyor,
Gün doğuyor şehrin uyuyanlarına,
Şizofren pusulasını çözemeyen duygular kabarıyor klaksonlarda,
Yollar hep dönüp dolaşılan aynı yollar,
Akşama koşuyor kendi içindeki en büyük sahtekarlık,
Ve aşk,
Gecesi,gündüzü olmayan kimsesiz yalnızlık.....