Kerbela'nın ateşine yanarken
l
Velilerin seyyidi dedesine benzerdi
Onu uzaktan gören evlad-ı resul derdi
Ağabeyi Hasan'la dedesine giderdi
Bunlar benim reyhanım siz de sevin aşk ile
Kainat sevgi duyar bu iki mazlum güle
Peygamber terbiyesi ala ala büyüdü
Peygamberin dizinde feyz alarak uyudu
Hüseyin ki nuruyla güneşi ayı yudu
Çiçekler açılırken şevkini ondan aldı
O gidince bahçeler açmadı yaslı kaldı.
Ashabın muhabbeti kıskandırdı kimini
Makam mevki hırsıyla arttı Yezid'in kini
Babasının tahtına koymak için kendini
Bin türlü hilelerle hilafete oturdu
O gelince hilafet haysiyetin yitirdi.
II
Derde Düştü Yazılar
Ve bir gün Yezid'e beyatı istenince
Sıktı yumruğunu o olmaz dedi en önce
Hayran idi sahabe peygamber gülü gence
İstemedi hiç kimse Küfe'ye gitmesini
İbn-i Abbas gitme! dedi yükseltirken sesini.
Zalimlerin zulmüne sükunet yakışmazdı
Gitmeliyim dedi şah Zulme rıza olmazdı
Bir avuç ordudan kimse geri kalmazdı
Çoluk çocuk ehli beyt katıldılar kervana
Küfe'ye giden yollar çekiyor Kerbelaya.
Tuzak kurdurdu Yezid gözcü koydu yollara
O hain emri verdi ruhu sapkın kullara
Ciğerleri yakmaya zehir döktü sulara
Alev aldı acıyla derde düştü yazılar
Çadırda susuz kaldı sabi körpe kuzular.
Aşk ile kanatlanmış menzile düştü gözü
Onu davet edenler cayarak bozdu sözü
Cihad diyerek Zeynep gösterdi kutlu izi
Saldıran sırtlanların karşısında savaşan
Nebiden miras kalan bir avuç mübarek can.
Melekler matemdeydi arzda arşta ne varsa
Yanıyordu kainat lanet okur bu hırsa
Ne söylerdi peygamber bu hali gelip görse
Evlad-ı resul onlar onlara kıyılır mı
Ehli beyte kalkan el müslüman sayılır mı?
Yaralı müslümanlar savaşarak yorulmuş
Şehit düşen analar yavrusuna sarılmış
Bir ses geldi Hüseyin canevinden vurulmuş
Titredi durdu dünya kainat ağıt tufan
Şahlar şahı Hüseyndi savaşırken vurulan
Bu ne hırs bu ne öfke bu nasıl zalimce kin
Gözyaşını göl etti ağladı duyan mü'min
Adalete yürüyen zulmü kaldırmak için
O cennet yiğidine asırlardır yas tutan
Acısıyla dağlanır yanar hep ehl-i iman.
III
Soğumadı Yaralarım
Kaç asır geçti yaram soğuma soğumadı
Bu nasıl matemdir ki dünyada zevk koymadı
Gözlerim vuslatında gönlüm gama doymadı
Asırların bağrında sızıdır şah Hüseyin
Allah için her belaya razıdır şah Hüseyin.
Ölmeyen destanların vicdanından kan akar
Hürriyetin özünde kaç vicdansız/ can yakar
Sırtlanların ordusu Hakk'ın kal'asın yıkar
Göğsümde derin sızı derinleşen derdimle
Yarım kalan umutlar neler söyler dur dinle.
Sana hasret adalet yurdundan sürgün yanar
Çölleri yaktı derdin koç bakışlı kutlu yar
Bir sabi var kundakta melekler ona ağlar
Sarsılmış utancından yastadır gamlı zemin
İntikam kılıcını bileyip ettik yemin
Çağlar yaslı Hüseyin Kerbela'ya gel de bak
İzinde sabit kalan kaç yürekle kaç ayak
Merkadına sarılıp hıçkırıp ağlayarak
Türbene siper olup vuslat arar Hüseyin
Sana feda olmayan neye yarar Hüseyin.
Silkindi sancısıyla yerinde yandı dağlar
Çiçeğe zehir değdi virana döndü bağlar
İki gülün derdiyle Fatıma anam ağlar
Zeyneb'in hutbesi yüreğimi eritir
Yüreğim yanar şahım gözümden yaş yürütür
Şeytanların şahının çağrısına uyarak
Demirden kölelerin kustuğu ateşe bak
Sen yürüdün yurdundan âbâd olsun diye hak
Haksızlığın önünde kaç Yezit zulüm saçar
Kaç Hüseyn Kerbelada Hak için kalmış nâçar
Dört büklüm ruhum eğik zalimin zulmü arttı
Mazlumların feryadı perde-i arşı yırttı
Mümin olan herkese bu günde cihat şarttı.
Kerbela'da Necef'de zulüme susuyorum
Utanırım Hüseyin o günden kötü durum
Hasan ULUSOY