Kitap Ehli ve Cennete Giriş: Kur'an Perspektifi

Kuran-ı Kerim insanlığa rehberlik etmek üzere gönderilmiş evrensel bir mesajdır. Bu mesaj yalnızca Müslümanlar için değil tüm insanlık için bir yol gösterici nitelik taşır. Kitap Ehli olarak adlandırılan Musevi ve Hristiyanların da Kuranda kendilerine özgü bir yer bulduğu görülmektedir. Bu bağlamda Kitap Ehli'nin cennete girişi meselesi Kurandaki birçok ayet çerçevesinde incelenebilir. Ancak bu incelemede Kuranın bütüncül bir anlayışla ele alınması ve bağlamından koparılmaması önemlidir.

yazı resimYZ

Kuran-ı Kerim insanlığa rehberlik etmek üzere gönderilmiş evrensel bir mesajdır. Bu mesaj yalnızca Müslümanlar için değil tüm insanlık için bir yol gösterici nitelik taşır. Kitap Ehli olarak adlandırılan Musevi ve Hristiyanların da Kuranda kendilerine özgü bir yer bulduğu görülmektedir. Bu bağlamda Kitap Ehli'nin cennete girişi meselesi Kurandaki birçok ayet çerçevesinde incelenebilir. Ancak bu incelemede Kuranın bütüncül bir anlayışla ele alınması ve bağlamından koparılmaması önemlidir.
Kuran Musevi ve Hristiyanlara gayrimüslim değil Kitap Ehli diyerek farklı bir kategoriye yerleştirir. İslam Allaha teslimiyet anlamına gelir ve bu teslimiyet yalnızca Nebimiz Muhammed ile başlamış bir olgu değildir. Tüm peygamberler insanları Allaha teslim olmaya çağırmış bunu İslam kelimesiyle ifade etmişlerdir. Bu bağlamda Kuranda Allaha iman eden ve bu inanç doğrultusunda yaşayan kimselerin kurtuluşa ereceği vurgulanmaktadır.
Kuranda Bakara suresi 62. ayet şu şekilde ifade edilir:
> Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hristiyanlardan, Sâbiîlerden Allaha ve ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.
Benzer şekilde Maide suresi 69. ayet de bu mesajı yineler:
> Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allaha ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
Bu ayetler Allaha iman eden, ahiret gününe inanan ve salih amel işleyen Yahudiler ve Hristiyanların cennete girebileceğini açıkça ifade etmektedir. Bu bağlamda yalnızca Nebimiz Muhammed dönemindeki Kitap Ehlinin bu kapsama alındığını iddia etmek Kuranın bütünlüğüne aykırıdır. Bu tür iddialar genellikle somut bir delile dayanmaz.
Kuranın Kitap Ehli Hakkındaki Eleştirileri
Kuran Kitap Ehline yönelik bazı eleştirilerde de bulunur. Örneğin:
Allaha ortak koşmamaları,
Üçleme inancından kaçınmaları,
Kendilerine indirilen kitabı doğru uygulamaları gerektiği vurgulanır.
Ali İmran suresi 75. ve 113-115. ayetlerinde Kitap Ehli arasında doğru yolda olanların da bulunduğu ancak birçoğunun yoldan çıktığı belirtilir. Kuran genelleme yapmaktan kaçınarak her topluluğun içerisinde iyiler ve kötüler olabileceğini öğretir.
"Dost Edinmeyin" Ayeti ve Yanlış Anlamalar
Kuranda Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili olarak sıkça tartışılan bir başka ayet de dost edinmeyin şeklinde tercüme edilen ifadedir. Ancak bu ayet daha doğru bir bağlamda rehber edinmeyin şeklinde anlaşılmalıdır. Nitekim Kuran aynı zamanda Müslümanlara Kitap Ehli ile evlenmeye ve onların yemeklerini yemeye izin vermektedir. Bu durum basit bir yasaklama yerine daha derin bir anlayış gerektirir.
Kuran Kitap Ehli ile iyi ilişkiler kurulmasını öğütler. Maide suresi 82-85. ayetlerinde Kitap Ehlinden bazı grupların cennete gireceği ifade edilir. Ayrıca Kitap Ehline yönelik olarak barış ve diyalog çağrıları yapılır:
> İçlerinden zulmedenleri bir yana, kitap verilenlerle güzel ilişkiler kur ve onları daima barışa davet et.
Kuranın mesajına göre yalnızca belirli bir etnik ya da dini gruba mensubiyet cennete girmek için yeterli değildir. Cennete gidişin yolu Allaha iman etmek, ahiret gününe inanmak ve salih ameller işlemektir. Hangi topluluktan doğmuş olursa olsun Allaha samimiyetle teslim olan herkesin ödülü Rableri katındadır. Ancak bu teslimiyetin samimi olup olmadığını yalnızca Allah bilebilir.
Yine Nebimiz Muhammed döneminde de tüm dünyanın İslam dininden haberdar olduğu iddia edilemez. Zira Avrupa'nın çoğu bölgesi, özellikle Batı Avrupa, İslamiyet'in doğduğu dönemde İslam'dan habersizdi. Bugünkü İspanya ve Fransa gibi yerler, İslam'ın ilk yıllarında hâlâ Hristiyanlık ve diğer inançlarla şekilleniyordu. Çin'in iç bölgeleri ve Japonya gibi uzak doğu ülkeleri, İslam'dan habersizdi. Bugünkü İskandinavya ve Baltık bölgesi, İslam'dan çok uzak bir bölgeydi. Sahra Çölü'nün güneyindeki ve Orta Afrika'daki bazı bölgeler, İslam'dan habersizdi. Bu durumda bunların İslam dininden haberdar olmadan cehenneme gideceği gibi bir iddia zaten öne sürülemez. 20. yüzyılın sonlarına doğru iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı gelişmeler (radyo, televizyon, internet) sayesinde, dünya genelinde insanlar İslam hakkında daha fazla bilgi edinmeye başladılar. Ancak bunlar dahi yeterli değildir. Zira günümüzde teknolojiden uzak durmaya devam eden kitap ehli de bulunmaktadır. Bunları da şöyle sıralayabiliriz: Amishler: Amishler, özellikle Amerika'da yaşayan, teknolojiden uzak duran ve geleneksel yaşam biçimlerini sürdüren bir Hristiyan topluluğudur. Elektrik kullanmamayı, motorlu araçlar ve modern teknolojiye karşı mesafeli durmayı tercih ederler.
Hasidik Yahudiler: Hasidik Yahudi toplulukları, özellikle internet ve dijital cihazlardan uzak durmayı tercih ederler. Modern teknolojiyi, topluluklarının dini değerleriyle uyumsuz olarak görürler. Hasidik topluluklar, geleneksel yaşam tarzlarını sürdürmeye büyük önem verirler.
Mennonitler (Hristiyanlık): Mennonitler de teknolojiye karşı temkinli bir yaklaşım sergileyen ve bazı alt grupları modern teknolojiden uzak duran Hristiyan bir topluluktur. Mennonitler arasında, özellikle yeni teknolojilere karşı belirli kısıtlamalar getiren gruplar bulunmaktadır.
Bazı topluluklar, dini inançları ya da kültürel değerleri nedeniyle teknolojiden uzak durmayı tercih ederler. Bu gruplar, teknolojiyi yabancılaştırıcı ve insanların manevi değerlerinden uzaklaştırıcı bir faktör olarak görüp, daha basit bir yaşam sürdürmeyi tercih ederler. Bu durumda bunların İslam dininden haberdar olmadan sırf Hristiyan değiller diye cehennemlik olacakları zaten iddia dahi edilemez.
Sonuç olarak Kuranın Kitap Ehli ile ilgili mesajları insanları ayrıştırmaktan çok birleştirici nitelikte olup farklı inanç topluluklarının barış içinde bir arada yaşayabileceği bir anlayışı destekler. Bu bağlamda Kuranın bütünlüğü çerçevesinde Kitap Ehlinin cennete gireceği söylenebilir.
Bu metin ışığında sizlere şu soruları sormak istiyorum:

  1. Nebimiz Muhammed'ten haberdar olmayan kişilerin cehenneme gitmesi mümkün müdür?
  2. Kuran'da, "İman edenlerden, Yahudilerden, Hristiyanlardan, Sâbiîlerden Allaha ve ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır" (Bakara, 62) ayeti ışığında, Kitap Ehline dair cennet vaadini inkâr etmek imana yakışır mı. Maide suresi 69. ayetin Kitap Ehli'nin cennete girişi konusundaki mesajını nasıl yorumluyorsunuz?
  3. Amishler, Hasidik Yahudiler ve Mennonitler gibi topluluklar, teknolojiden uzak durarak basit bir yaşam sürdürmektedir. Bu topluluklar, İslam dininden habersizdirler. Kurana göre, bu kişilerin sırf Hristiyan veya Yahudi olmaları nedeniyle cehenneme gitmeleri gerektiğini kabul etmek, Kuranın adalet anlayışına uygun mudur?
  4. İslam'ın doğduğu dönemde tüm dünyanın İslam'dan haberdar olup olmadığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
  5. "Biz bir elçi göndermeden kimseyi azap edecek değiliz." (İsra, 17/15) ayeti hakkında ne düşünüyorsunuz?
  6. Sırf Nebimiz Muhammed'e iman etmiyorlar diye Allah şirk koşmayanları cezalandırır mı. Cezalandırırsa bu durumda "Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulması dışında kalan bütün günahları dilediği kimseler için affeder. Kim Allah'a şirk koşarsa, elbette o büyük bir günah işlemiş olur." (Nisa, 4/48)
    Ayeti hakkında ne düşünürsünüz?

Yorumlar

Başa Dön