Bir gün gideceğim bunu biliyorum. Ardımda küfürler savuran bir adam veya pişmanlık dolu göz yaşları bırakıp gideceğim... Duvarlara sinmiş kokumu sana unutturmak için günlerce camları ardına dek açıp havalandıracağım dört bir yanı. Perdeleri defalarca gözyaşı ve çamaşır suyuyla ovacağım. Saatlerce silip süpüreceğim her bir köşeyi; ola ki yerde bir tel sarı saç görmeyesin diye. Sesimi silmek için rengarenk duvarlardan, müziğin sesini sonuna dek açıp kulaklarını sessizliğime hapsedeceğim. Ellerimi acımasız ateşlere gömüp, dokunduğum her kareden parmak izlerimi sileceğim. Beni hatırlatan her ne varsa hayatında tek tek kovacağım. Biliyorsun bir gün gideceğim...
İnanmıyorsun bana biliyorum. En az ben kadar inanmıyorsun bana... Ama gideceğim. Bir gün tüm karabasanları kovalayıp yokluğa karışacağım. Çalan her telefonda benim sesimi beklerken ben telefon kulübelerinden çok uzaklarda olacağım. Kapıyı çalan asla izsiz parmaklarım olmayacak. Yağan yağmurlara tek bir gözyaşımı dahi vermeyeceğim. Rüzgarlar beni kovalarken, sana kokumu getirmesinler diye yerin yedi kat dibinden gideceğim...
Bir gün pes edip... Bir gün lanet edip... Bir gün tüm bedenimi yakıp... Bir gün antlar içerek... Bir gün sandığı açarak...çekip gideceğim...