zihnimde keşfettiğim yeni bir dünyada geziniyorum, karanlıklara bürünmüş bir kainat tek bir canlı görünmüyor.bir cızırtı sadece bir cızırtı duyuyorum.yürüyün esnasında kendi bayrağımı yapıp dumanlarla sarıyorum.her kilometre başına dikip oturup önünde bir bira içiyor sonra yeni bir bayrak için yeni bir sigara yakıyorum.devam ettikce kendime bir harita çıkarıp bayrakları takip ediyor yüzölçümüne başlıyorum 1/50 ölçekli.
bir ay çiziyorum biraz ışıltı olsun örtmüş olan siyahlığı aydınlıkla tanıştırmak üzere.bulutlar çiziyorum yağmur asiti çiselemesi sonrasında bir tek canlı daha olmasınü, kendi bedenimi eritip bir buhara dönüştürmek üzere koşmaya başladım, yağmur altında.her damla bir oyuk oluşturuyor daha çok aya benziyorum.ay ışığı altında erimek zihnimde yok olmak nasıl tatmin edici bir duygudur böyle.
tek teknoloji benim istediğim yere gidebilir, diğer bölgeye ışınlayabilir, savaşmadan barış diye haykırmadan bir propaganda yapmadan uyuyabilir, kendime sarılabilirim.
bir kaç yol çizebilirim kendime.bir kaç robot yapabilir onlarla yağ depolayabilirim bünyeme.daha hızlı koşabilirim böylelikle.
bir masa çizmem, bir dağ oluşturur üstüne çıkar oturur zevkten dört köşe olabilirim.
doyumsuzluğa ulaşabilmek adına varsayımlar gerçekleştirebilir bu toz bulutuyla kaos yaratabilir tahribatlar oluşturabilirim bünyemde.
son olarak bir çöplük yaratır düşündüğüm herşeyi oraya gömebilir bir silgi yaratıp ile çöplerin tamamını temizleyebilir yada bırakır oldukları durumu değerlendirir canlanmalarını beklerim.mikro organizmalarımın oluşumunu izleyip her türün kendi içinde kabile oluşturup evrimini izler sigaramın dumanıyla bayrak sarmaya devam ederim.
veya yeni bir keşfe çıkar yok oluşun derinliğine dalmayı, sonunda yeniden yok olmayı izler yada bir köşede oturup kendimi dinleyebilirim zihnimin kapılarını çalıp beni bıraktığı yerde bulunca.
