Küçükler ve Büyükler...

Büyüklerin dünyası hep kavgalıdır, çocuğa ilk ''Sesin ne kadar çok çıkarsa, o kadar haklısındır,'' öğretilir. Kavgaya karışınca da herşeyi çok iyi bilen büyükler karışır olaya, disiplin kurulları, evde aile meclisi. Kimse neden,niçin diye sorgulamaz,ucu

yazı resim

Çoğu insanın ortak paydada buluştuğu, hemen hemen aynı duygularla yaklaştığı bir dönemdir çocukluk. İster yoksulluk içinde geçsin, ister bir dediği iki edilmemiş olsun, hafızaya kaydedilmiş çocukluğa ait bir anı, kimi zaman bir arkadaş toplantısında ya da sohbet ederken dökülüverir insanın ağzından. Kimi zaman kötü olaylarla kalsa da akılda.

''Küçük, bak bana!''
''Hey, ufaklık!''

Oyun,en heyecanlı yerinde bırakılır, Ayşe Teyze seslenmiştir çünkü,bakkala ekmek almaya gönderecektir ya da Ahmet abi'ye sigara. Çocuk,sesini çıkaramaz, büyüğüne karşılık verirse, öcüler kapar sonra.

Bahçede futbol oynarken,en altta oturan amca cama çıkar:

''Gidip,kendi bahçenizin önünde oynayın bakalım,gelirsem oraya,kırarım bacaklarınızı.''

Gene kimse gıkını çıkarmaz.Eskaza,yürekli bir çocuk çıkıp da:

''Bizim evimizin bahçesi yok ki amca'' diyecek olsa:

''Dil papuç kadar,kafam şişti be!Terbiyesiz.'' diye çıkışır.

Yanlışlıkla top,amcanın bahçesine kaçacak olsa, hemen mutfağa gidilip,şöyle ucu keskince bir bıçak alınır ve sadistçe bir zevkle top patlatılır. Oyunun anlamsızca sona ermesi nedeniyle üzgün oldukları yüzlerinden okunan ''küçükler'' de, söylene söylene evlerinin yolunu tutarlar:

''Ooolum,az kalsın yeniyoduk sizi. O deli olmasaydı perişandınız.''

Uslu olmak, marifetlerin en büyüğüdür. Misafirliğe gidildiğinde, annenim eteği dibinde sus, pus oturulur, sorulara

kısa yanıtlar verilir duyulur, duyulmaz bir sesle.

''Oh, maşallah, kızınız da pek sessiz, pek uslu. Nazar değmesin. Keşke bizimki de böyle olsa.''

Hep zaten başkalarının çocukları en iyidir, Hatice'nin kızı matematikten 5 almıştır, öteki 3.

''Elalemin çocuğu matematikten 5 alıyor, sen dökülüyorsun. Anadolu Lisesi sınavını kazanamazsan baban gösterir gününü sana.''

Büyüklerin dünyası hep kavgalıdır, çocuğa ilk ''Sesin ne kadar çok çıkarsa, o kadar haklısındır,'' öğretilir. Kavgaya karışınca da herşeyi çok iyi bilen büyükler karışır olaya, disiplin kurulları, evde aile meclisi. Kimse neden,niçin diye sorgulamaz,ucu bir yerlere dokunacak diye ödleri kopar ''Büyüklerin.''

Çocuğa oyuncak alınır ama ne komiktir ki alan kişi, muhtemelen çocukluğunu yaşayamamıştır, aldığına el koyup, çocuktan fazla oynar, ta ki ''küçük'' isyan edinceye kadar.

Ya da yoksul bir mahalleye bir gün bir kamyon yanaşır, devlet büyük!lerinden biri ya da hayırsever bir vatandaş, oyuncak dağıtacaktır. Kalabalığa gelişigüzel toplar ve hulahoplar atılır kamyonun üzerinden.Sizse anahaber bülteninden izlersiniz olayı,muhabir şöyle demektedir:

''Sayın seyirciler,bugün hayırsever bir vatandaşımızın dağıttığı hulahop ve topları kapabilmek için vatandaşlar birbirine girdi. Kalabalığın içinde çocuklardan çok, ''büyüklerin'' olması dikkat çekti. Oyuncakları alabilmek için birbirlerini ezenlerin arasında kalan ''küçükler'', korkudan ağlıyorlardı. Söz ana stüdyo da.''

''Evet,sayın seyirciler.Sırada tinerci çocuk dehşeti haberimiz var. Bugün İstanbul'da ....''

Başa Dön