Kurana Göre Din Anlayışındaki Sapmalar ve Gelenekçi Yaklaşımlar

Kuran, insanları hakka ve adalete çağıran ilahi bir rehberdir. Ancak tarih boyunca bazı bireyler ve topluluklar, kendi inançlarını ve kültürlerini Kuran ile uzlaştırmaya çalışarak bu ilahi rehberi tahrif etmeye kalkışmışlardır. Gelenekçi yaklaşımlar, din anlayışına kültürel ve tarihsel öğeler katarak Kuranın saf mesajını gölgeler. Bu durum, Kurana uyum sağlamak yerine onu kendi isteklerine uyarlama çabasına dönüşür. Kuran, böyle bir tutumu açıkça kınar ve insanları kendi uydurdukları yanlış inançlardan sakındırır.

yazı resimYZ

Kuran, insanları hakka ve adalete çağıran ilahi bir rehberdir. Ancak tarih boyunca bazı bireyler ve topluluklar, kendi inançlarını ve kültürlerini Kuran ile uzlaştırmaya çalışarak bu ilahi rehberi tahrif etmeye kalkışmışlardır. Gelenekçi yaklaşımlar, din anlayışına kültürel ve tarihsel öğeler katarak Kuranın saf mesajını gölgeler. Bu durum, Kurana uyum sağlamak yerine onu kendi isteklerine uyarlama çabasına dönüşür. Kuran, böyle bir tutumu açıkça kınar ve insanları kendi uydurdukları yanlış inançlardan sakındırır.
Gelenekçi din anlayışı, çoğu zaman kültürel ve tarihsel öğeleri dinin asli unsurları gibi görme eğilimindedir. Bu yaklaşımda birey, önce kendi kültürel değerlerini ve inançlarını benimser, ardından bunlara Kurandan delil arar. Ancak bu yöntem, İslamın tevhid esasına aykırıdır. Allah, Kuranda şu şekilde uyarır:
"Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Âl-i İmrân, 3:78)
Bu ayet, Kuranın mesajını tahrif eden ve onu kendi çıkarlarına uygun yorumlayan kişilere yönelik net bir eleştiridir. Gelenekçiler, rivayet kültürünü Kurana eşdeğer göstererek, ilahi mesajı değiştirme yoluna giderler. Böylece, din anlayışında sapmalar başlar.
Kuran, insanların herhangi bir kavmin veya ırkın üstün olduğu fikrine kapılmalarını reddeder. Ancak gelenekçi din anlayışında, bir milletin veya ırkın seçilmiş olduğu iddiası sıkça görülür. Bu, İblisin telkin ettiği bir düşünce biçimidir. İblis, Âdeme secde etmemek için kendi yaratılışını üstün görmüş ve böylece kibirlenerek Allaha isyan etmiştir. Bu durum, şu ayette net bir şekilde belirtilir:
"Allah dedi ki: Sana emrettiğim halde seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis) dedi ki: Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın. (Arâf, 7:12)
İblisin bu kibirli tutumu, kavmiyetçiliğin ve ırkçılığın temelini oluşturur. Kuran ise insanların takva ile üstün olabileceğini bildirir:
"Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için sizi halklara ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır." (Hucurât, 49:13)
Bu ayet, üstünlüğün ırk, dil veya milletle değil, yalnızca Allaha olan yakınlık ve takva ile mümkün olduğunu açıkça ifade eder.
Gelenekçiler, çoğu zaman kendi kültürlerini ve âdetlerini Kuran ile uzlaştırmaya çalışırlar. Bu süreçte, İslamın saf ve evrensel mesajı çeşitli yorumlarla bulanıklaştırılır. Bu durum, İslamın farklı coğrafyalarda farklı şekillerde algılanmasına yol açar: Türk İslamı, Arap İslamı, Fars İslamı gibi bölgesel ve kültürel etiketler ortaya çıkar. Ancak İslam, evrensel bir dindir ve hiçbir kültür veya âdetle sentezlenmeye ihtiyaç duymaz. Allah, insanları yalnızca Kurana uymaya çağırır:
"O, kendi emrinden bir ruh ile vahyini kullarından dilediğine indirir ki: 'Benden başka ilah yoktur; yalnızca bana karşı gelmekten sakının!' diye uyarıcı olun." (Nahl, 16:2)
Kuran, insanların kendi zanlarına ve kültürel inançlarına göre dini şekillendirmelerini kesin bir dille reddeder. Müminler, yalnızca Allahın ayetlerine sadık kalmalı, her türlü rivayet ve geleneksel yaklaşıma eleştirel bir gözle bakmalıdır. İslam, hiçbir kültürün veya geleneğin etkisinde kalmadan Allahın saf dini olarak yaşanmalıdır.
Bu nedenle, her Müslüman, inançlarını Kuranla test etmeli ve sapmalardan sakınmalıdır. Geleneklerin din üzerindeki etkisinden kurtulmak, ancak Kuranı doğru bir şekilde anlamak ve onun evrensel mesajını kabul etmekle mümkün olacaktır. Allah, doğru yolda olanlara rehberlik eder:
"Bu, kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır; muttakiler için yol göstericidir." (Bakara, 2:2)
Kuranı rehber edinenler için kurtuluşun anahtarı, yalnızca Allahın ayetlerinde saklıdır.

Başa Dön