Günümüzdeki İslami ibadet mekanları olan camiler ve Kuranda tarif edilen mescit kavramı arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu makale, Kurandaki mescit kavramı ve günümüzdeki camilerin işlevsel ve manevi anlamda farklılıklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ele alınan konu, hem tarihsel bir perspektiften hem de dini metinlerin analizi üzerinden değerlendirilecektir. Kuranda geçen mescit kelimesi, secde edilen veya Allaha teslimiyetin ve saygının gösterildiği yer anlamına gelir. Mescit, sadece ibadet için değil, vahyin öğrenildiği, tefekkür edildiği ve takva ehli bireylerin yetiştiği bir mekan olarak tarif edilir. Bu bağlamda mescit, sosyal ve manevi bir okul niteliği taşır. Tevbe Suresinin 108. ayeti, mescitlerin temel işlevini açıkça belirtir:
> "Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescit, senin bunda durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever."
Bu ayet, mescitlerin takva temelinde inşa edilmesi gerektiğini ve burada sadece ibadet değil, manevi bir arınma ve bilinçlenme sürecinin de gerçekleştiğini vurgular. Kuranın tasvir ettiği mescitler ile günümüzdeki camiler arasında ciddi işlevsel ve kavramsal farklılıklar bulunmaktadır:
- Manevi Ruhun Eksikliği:
Günümüzde camiler, çoğunlukla namaz kılmak ve ezan okumak gibi ritüellerin merkezi olarak kullanılır. Ancak Kuranın tarif ettiği mescitler, aynı zamanda vahiy derslerinin işlendiği, toplumun manevi ve ahlaki olarak arındığı mekanlardır. Bu işlevsellik, camilerde büyük ölçüde kaybolmuştur. - Sadece Namaz Mekanı Olması:
Camilerdeki ibadet anlayışı genellikle namaz kılmakla sınırlıdır. Halbuki mescit, yalnızca bir ibadet mekanı değil, aynı zamanda bireylerin Allaha teslimiyet ve saygıyı derinlemesine öğrendikleri bir okuldur. Arâf Suresinin 31. ayetinde müminlerin mescitlere temiz ve güzel bir şekilde gitmeleri emredilmiştir. Bu, mescitlerdeki kaliteli atmosferi ve manevi disiplini yansıtır. - Profesyonel Din Görevlileri:
Kuranda imamlık ya da müezzinlik gibi maaşlı dini görevlerin varlığına dair bir ayet bulunmamaktadır. İslamı tebliğ eden resuller ve nebiler, hiçbir şekilde tebliğleri karşılığında ücret talep etmemiştir. Hud Suresinin 51. ayetinde bu durum şu şekilde ifade edilir:
> Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir.
Oysa camilerde, maaşlı imamlar ve müezzinler aracılığıyla ibadetler organize edilmektedir. Bu durum, mescitlerin Kuranda tasvir edilen halinden uzaklaşmasına neden olmuştur. - Gençlerin ve Toplumun İlgisizliği:
Camilerin işlevselliği, sadece ritüellere odaklandığı için gençler ve toplumun diğer kesimleri tarafından ilgi görmemektedir. Camiler, Kurandaki mescitlerde olduğu gibi vahiy dersleri ve manevi tefekkür için bir merkez haline getirilmediği sürece bu ilgisizlik devam edecektir. Kuranda cenaze namazına dair herhangi bir ayet bulunmamaktadır. Bu uygulama, hadislerde geçen rivayetlere dayanmaktadır. Ancak Kuran, ölen bir mümin için yapılması gerekenleri dua ve tefekkür çerçevesinde tarif eder. Haşr Suresinin 10. ayetinde bu durum şu şekilde ifade edilir:
> "Onlardan sonra gelenler de derler ki: 'Rabbimiz! Bizi ve imanda bizi geçen kardeşlerimizi bağışla.'"
Bu ayet, Müslümanların ölen yakınları için dua etmelerini öğütlerken, herhangi bir ritüele vurgu yapmamaktadır.
Kuranda mescitler, bir toplumun manevi ve ahlaki kalkınmasının merkezi olarak görülür. Bu mekanlar, Allaha teslimiyetin, vahiy derslerinin ve tefekkürün yeri olmalıdır. Günümüzde camilerin bu asli fonksiyonlarını yerine getirmemesi, onların toplumdan uzaklaşmasına ve yalnızca ritüel merkezleri haline gelmesine neden olmuştur. Camilerin, Kuranda tarif edilen mescitlerle uyumlu hale gelmesi için şu adımlar atılmalıdır: - Vahiy Merkezli Eğitim:
Camiler, sadece ibadet mekanları değil, aynı zamanda vahiy derslerinin işlendiği merkezler haline getirilmelidir. - Gençlerin Dahil Edilmesi:
Gençlerin camilere ilgisini artırmak için sosyal ve manevi etkinlikler düzenlenmelidir. - Profesyonel Maaşlı Sistemden Uzaklaşma:
Din hizmetleri, gönüllülük esasına dayalı bir şekilde yürütülmeli ve din görevlileri, Kuranda belirtilen ilkelere göre hareket etmelidir. - Cenaze Namazı ve Diğer Ritüellerin Gözden Geçirilmesi:
Kurana uygun olmayan ritüeller yerine, dua ve tefekkür gibi Kuranın öğretilerine dayanan uygulamalar teşvik edilmelidir. Sonuç olarak, Kuranda tarif edilen mescitlerle günümüzdeki camiler arasındaki farklar, İslam toplumunun dini mekanlarını yeniden değerlendirmesi gerektiğini göstermektedir. Bu yeniden değerlendirme, sadece ritüellere odaklanmak yerine, vahiy ve tefekkürün merkezde olduğu bir ibadet anlayışını teşvik etmelidir.