Kuran, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiş bir kitaptır ve içinde her türlü hayatî meseleye dair açıklamalar barındırır. Bunlardan biri de şirk ve müşriklik konusudur. Şirk, Allaha ortak koşmak, O'na eş tutmak anlamına gelir ve bu inanç, Allahın birliğine ve kudretine olan saygıyı ihlâl eder. Kuranda müşrikler, Allaha inandıkları halde, kendi uydurdukları putlara, heykellere veya başka aracı varlıklara da taparak, dini bozan bir inanç yapısına sahip olarak tasvir edilirler. Kuranda müşrikler, genellikle bir grup olarak tanımlanır. Bu grup, Allahın varlığını kabul etmekle birlikte, Ona ortak koşar ve kendi inanç sistemlerini buna dayandırırlar. Bir toplum kesimi olarak müşrikler, hem inançları hem de sosyal yapılarıyla birbirine benzer özellikler taşırlar. Allaha inanmakla birlikte, onlara göre Allaha ortak koşmanın bir sakıncası yoktur. Bu nedenle, müşriklerin dini inançları, bireysel olarak sapkın olduğu gibi, toplumsal olarak da zararlı bir etki yaratır. Müşrikler, kendi uydurdukları putları, Allaha şefaatçi olarak kabul ederler. Yunus Suresi'nde Allah, bu inancı çürütür ve şöyle buyurur: "Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: 'Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir' derler. De ki: 'Siz, Allaha, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir.'" (Yunus Suresi, 18)
Bu ayet, müşriklerin, Allahın kudretini ve bilgisiyle olan ilişkilerini anlamadıklarını ve bunun sonucunda Allaha eş tutmayı doğru kabul ettiklerini gösterir. Ayrıca, müşriklerin dini inançları toplumsal bir yapı oluşturmuş ve bu yapı, dinin özünü bozan bir zihniyetle toplumda yerleşmiştir.
Kuran, müşriklerin yaptıkları ibadetleri de detaylı bir şekilde ele alır. Bu topluluklar, Allaha ve Kâbeye tapmak gibi dini ritüelleri yerine getirseler de, ibadetlerini yalnızca Allaha halis bir şekilde yapmazlar. Bunun yerine, putlara da ortak bir şekilde tapar, Allaha şirk koşarlar. Bu nedenle, bu ibadetlerin Allah katında bir geçerliliği yoktur. Allah, Tevbe Suresinde şöyle buyurur: "Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Harama yaklaşmasınlar." (Tevbe Suresi, 28) Bu ayet, müşriklerin dini ritüellerinin, Allaha halis bir şekilde yönelmedikleri sürece, geçersiz olduğunu ve onlara Mescid-i Harama yaklaşma izninin dahi verilmediğini belirtir. Müşriklerin, dini pratiklerinde Allahın emirlerini yerine getirmemeleri, toplumsal düzeni ve bireysel ahlakı da olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Müşrikler, dini ibadetlerde yalnızca Allaha yönelmek yerine, başka varlıklara da yönelerek dini inançlarını sapkın bir hale getirmiştir. Bu tür yanlış inançlar, toplumu dinsizliğe, ahlaki çöküntüye ve sosyal adaletsizliğe sürükler. Kurandaki müşrik tanımlamaları, bu toplulukların kendilerini doğru yolda görmelerine rağmen, gerçekte sapkın bir inanç sistemini benimsemiş olduklarını ortaya koyar. Müşrikler, Allaha ortak koşan bir zihniyetle hareket ederken, din adına uydurdukları hükümleri kabul ederler ve bunları mutlak doğru olarak savunurlar. Kuran, bu kişilerin tutumlarını şöyle açıklar: "İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kâfirler dedi ki: 'Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.'" (Sad Suresi, 4-8) Bu ayet, müşriklerin, gerçek dini kabul etmeyip, kendi uydurdukları inançları doğru kabul ettiklerini gösterir. Müşrikler, doğru yolu bulmuş gibi görünseler de, aslında batıl inançlara sapmışlardır. Bunun bir örneği de, ahiret günü, şirk koşanların, müşrikliklerini kabul etmek istememeleridir. Enam Suresinde, şirk koşanların o gün geldiğinde: "Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?" diye sorulacağı ve onların, "Biz müşriklerden değildik" diyecekleri belirtilir. Bu durum, onların kendi sapkınlıklarını kabullenmemek için direndiklerini gösterir. Şirkin temel sebebi, Allahı doğru tanımamak ve O'nu hakkıyla takdir edememektir. Kurana göre, Allahı doğru anlamanın ve Ona yönelmenin en güzel yolu, Kuranı rehber edinmektir. Kuran, her şeyin açıklayıcısıdır ve insanları doğru yola iletmek için inmiştir. Nahl Suresinde şöyle denir: "Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89)
Kuranı rehber edinmeyenler, batıl inançlara sapar ve Allaha eş koşarlar. Bu kişiler, kendi uydurdukları hurafelere, batıl hikayelere dayanarak, Allaha karşı yanlış bir tutum sergilerler. Şirkin temeli, Allahın kudretini takdir edememek ve Onu doğru tanımamaktır. Kuran ise, Allahın gerçek kimliğini ve kudretini insanlara tanıtarak, doğru yolu gösterir. Kuran, şirk ve müşriklik kavramını hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ele alır. Müşrikler, Allaha inandıkları halde, Ona ortak koşar ve sahte inanç sistemlerini savunurlar. Bu inançlar, ne bireysel ne de toplumsal anlamda geçerli değildir. Kuran, insanlara doğru yolu gösterirken, Allaha halis bir şekilde ibadet etmeleri gerektiğini vurgular. Şirkin temel sebebi, Allahı doğru tanımamak ve Kuranı rehber edinmemek olduğu için, insanlara doğru yolu gösteren tek kaynak, Kurandır. Müşriklerin tutumları, tarih boyunca birçok toplumda dini bozmaya yönelik sapkın inançların yayılmasına neden olmuştur ve bu tutumların günümüzde de devam ettiğini görmek mümkündür. Bu bağlamda, Kurana yönelmek, doğru dini anlamanın ve Allaha gerçek anlamda ibadet etmenin tek yoludur.