Kuranda Kadın: Güçlü, Akıllı ve Sorumluluk Sahibi Bir Birey

Kuran, kadın ve erkeği yaratılış itibarıyla eşit haklara ve sorumluluklara sahip bireyler olarak tanımlar. İslamın temel kaynağı olan Kuran, kadınları zayıf, güdülmesi gereken veya ikinci planda bir varlık olarak değil; bilakis akıllı, güçlü, vicdanına güvenilen, sorumluluk sahibi bireyler olarak tanımlamaktadır. Bu anlayış, yüzyıllardır bazı toplumlarda hakim olan kadın algısından tamamen farklıdır.

yazı resimYZ

Kuran, kadın ve erkeği yaratılış itibarıyla eşit haklara ve sorumluluklara sahip bireyler olarak tanımlar. İslamın temel kaynağı olan Kuran, kadınları zayıf, güdülmesi gereken veya ikinci planda bir varlık olarak değil; bilakis akıllı, güçlü, vicdanına güvenilen, sorumluluk sahibi bireyler olarak tanımlamaktadır. Bu anlayış, yüzyıllardır bazı toplumlarda hakim olan kadın algısından tamamen farklıdır.
Kuranda geçen pek çok ayette kadın ve erkeğe birlikte hitap edilir. Örneğin, Bakara Suresi 104. ayette:
> Ey iman edenler! Bizi güt, bize bak demeyin, Bizi gözet deyin ve dinleyin...
Bu ayette hitap yalnızca erkeklere değil, iman eden tüm kadın ve erkeklere yöneliktir. Ayetin mesajı, kadınların bir otoriteye bağımlı, güdülmesi gereken varlıklar olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Nisa Suresi 95. ayeti de bu eşitliği ve sorumluluğu ortaya koyar:
> Müminlerden, özür olmaksızın (savaştan) oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla gayret edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cehd edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır.
Bu ayette kadın ya da erkek ayrımı yapılmaksızın, çaba sarf edenlerin Allah katında üstün olduğu belirtilir. Dolayısıyla, iman eden kadınlar da erkeklerle aynı görev ve sorumluluklara sahiptir.
Kuranda kadınların toplumda aktif bir rol oynamasına dair herhangi bir engel bulunmamaktadır. Kadınlar, çalışma hayatında yer alabilir, toplumsal sorumluluklar üstlenebilir ve kendi ayakları üzerinde durabilirler. Allah, kadınları erkeklerden daha az değerli görmemiş, onlara aynı ölçüde akıl ve vicdan vermiştir.
Bu anlayış, Maide Suresi 32deki şu ayette de görülebilir:
> Kim bir canı, bir başka can karşılığı olmaksızın ya da yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim bir canı kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur.
Kadın veya erkek fark etmeksizin, insan hayatının değeri eşittir. Bu eşitlik, Kuranda kadınlara yönelik bir değer atfının somut bir kanıtıdır.
Kuranda, kadın ve erkeğin yaratılış gayesi, ibadet ve sorumlulukları açısından eşit olduğu vurgulanmıştır. Allah, erkek veya kadın ayrımı yapmaksızın tüm insanları iman, ibadet ve ahlak ölçülerine göre değerlendirir. Ahzab Suresi 35. ayet bu durumu açıkça belirtir:
> Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, gönülden bağlı erkekler ve gönülden bağlı kadınlar... Allah, bunlar için bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.
Kuranın kadınlara yüklediği değer ve sorumluluk, insan aklını ve vicdanını yücelten bir anlayışın parçasıdır. Kadınlar, yalnızca bir anne veya eş olarak değil, aynı zamanda bireysel bir varlık olarak da topluma katkı sağlayan, akıllı ve güçlü bireylerdir.
Yüzyıllardır bazı İslam toplumlarında uydurma hadislerle kadının rolü yanlış şekillendirilmiş olsa da, Kurandaki mesajlar açık ve nettir. Kadın ve erkek, Allahın huzurunda eşittir ve aynı sorumluluklarla yükümlüdür. Bu nedenle, kadınların sosyal, ekonomik ve bireysel hayatta aktif bir rol oynaması, Allahın emirlerine uygun bir tutumdur.
Kuranın rehberliğinde kadın ve erkek arasındaki adaleti yeniden anlamak, İslam toplumlarının daha güçlü ve daha bilinçli bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır.

Yorumlar

Başa Dön