İslam, insanın Allaha teslimiyetini ve bu teslimiyetin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu vurgular. Ancak tarih boyunca bu teslimiyetin anlamı, insanlar tarafından romantik bir duyguya indirgenmiş ve ritüellere bağlı bir hale getirilmiştir. Bu durum, Nebimiz Muhammed'in gerçek izini takip etmekten uzaklaştırmış ve İslamın özünden sapmalara yol açmıştır. Nebimiz Muhammed, Allahın gönderdiği vahyin ilk muhatabı ve Kurana ilk iman edendir. O, hayatı boyunca yalnızca Kurana tabi olmuş ve bunu ümmetine de tebliğ etmiştir. Allah, Nebimiz Muhammed'e Enâm Suresi 50. Ayette şöyle buyurmuştur:
> "De ki: Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam."
Bu emir, Müslümanlar için de bir rehberdir. Nebimiz Muhammed'in izini takip etmek demek, onun yaşadığı gibi yalnızca Kuranı rehber edinmek ve başka hiçbir kaynağı dinin esası olarak görmemek demektir. Ancak bugün birçok Müslüman, bu ilkeyi göz ardı ederek, dini ritüellere ve duygusal bağlılıklara indirgemiş durumdadır. Nebimiz Muhammed'in ayak izine bakıp ağlamak doğru bir tavır değildir. İslam, ritüellerle romantize edilecek bir din değildir; İslam, Allaha teslimiyet ve Kurana uygun bir yaşam biçimidir. Nebimiz Muhammed'in izini takip etmek isteyen bir Müslüman, onun tebliğ ettiği dine sıkı sıkıya sarılmalı ve yaşamını bu dine uygun hale getirmelidir. Bir insan, Nebimiz Muhammed'in ümmeti olduğunu iddia ediyorsa, bu iddia yalnızca duygusal bağlılıkla sınırlı kalmamalıdır. Ümmet olmak, onun örnekliğini ve tebliğini anlamakla mümkündür. Nebimiz Muhammed, Kuranın bir örneği ve uygulayıcısıdır. Onun hayatı, Kuranın bir pratiğidir. Bu nedenle, onun izini takip etmek demek, Kurana tabi olmaktır. Kuran, insanın sonsuz hayatta kurtuluşa ermesi için Allah tarafından gönderilmiş bir rehberdir. İnsan, bu dünyada Allaha teslimiyet içinde bir yaşam sürerek, ahirette kurtuluşu kazanabilir. Ancak bu teslimiyet, yalnızca Kurana tabi olmakla mümkündür. Allah, insanı yaratmış ve ona rehberlik etmesi için Kuranı indirmiştir. Nebimiz Muhammed'in izini takip etmek, bu rehberi anlamak ve hayatımıza uygulamaktan geçer. Bu iz, sadece bir fiziksel iz değil, Kuranın bizden istediği yaşam biçimidir.
Nebimiz Muhammed'in izini takip etmek isteyen bir Müslüman, öncelikle Kuranı anlamalı ve onun rehberliğinde bir yaşam sürmelidir. Ayak izine bakıp ağlamak veya ritüellere bağlı kalmak, İslamın özünden sapmalara yol açar. Allahın rızasını kazanmak ve Nebimiz Muhammed'e ahirette komşu olabilmek, yalnızca onun izinde yürümekle, yani Kurana tabi olmakla mümkündür. Allahın izniyle, onun rehberliğinde bir hayat sürdüğümüzde, hem bu dünyada hem de ahirette gerçek kurtuluşa ulaşabiliriz. Rabbimizden bizi Kuranın rehberliğinden ayırmamasını niyaz ederiz.
Kuranın İzinde: Gerçek Anlamda Nebimiz Muhammed'in Ümmeti Olmak
İslam, insanın Allaha teslimiyetini ve bu teslimiyetin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu vurgular. Ancak tarih boyunca bu teslimiyetin anlamı, insanlar tarafından romantik bir duyguya indirgenmiş ve ritüellere bağlı bir hale getirilmiştir. Bu durum, Nebimiz Muhammed'in gerçek izini takip etmekten uzaklaştırmış ve İslamın özünden sapmalara yol açmıştır. Nebimiz Muhammed, Allahın gönderdiği vahyin ilk muhatabı ve Kurana ilk iman edendir. O, hayatı boyunca yalnızca Kurana tabi olmuş ve bunu ümmetine de tebliğ etmiştir.