Kuranın Yeterliliği: Dinin Tek Kaynağı Olarak Allahın Kitabı

Kur'an, Allah tarafından insanlara gönderilen en son ilahi kitaptır ve İslam dininin temel kaynağıdır. Allah, Kur'an'ı insanlığa rehber kılmış, onda dini yaşamak için gerekli tüm detayları açıklamıştır. Kur'an'ın kendi ifadelerine göre, insanlar dinlerini başka kaynaklara ihtiyaç duymadan Kur'an'dan öğrenebilirler. Bu makalede, Kur'an'ın dinin tek kaynağı olması gerektiği üzerine yoğunlaşacağız ve bunu destekleyen ayetlere yer vereceğiz. Ayrıca, Kur'an dışındaki kaynaklara dayanmanın neden hatalı olduğunu tartışacağız.

yazı resim

Kur'an, Allah tarafından insanlara gönderilen en son ilahi kitaptır ve İslam dininin temel kaynağıdır. Allah, Kur'an'ı insanlığa rehber kılmış, onda dini yaşamak için gerekli tüm detayları açıklamıştır. Kur'an'ın kendi ifadelerine göre, insanlar dinlerini başka kaynaklara ihtiyaç duymadan Kur'an'dan öğrenebilirler. Bu makalede, Kur'an'ın dinin tek kaynağı olması gerektiği üzerine yoğunlaşacağız ve bunu destekleyen ayetlere yer vereceğiz. Ayrıca, Kur'an dışındaki kaynaklara dayanmanın neden hatalı olduğunu tartışacağız.
Kur'an'da Allah, dinin nasıl yaşanacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Öyle ki, günlük hayatta çok nadiren karşılaşılan durumlar bile Kur'an'da ele alınmıştır. Örneğin, zorda kalıp başka yiyecek bulamayan bir kişinin, aşırıya gitmemek kaydıyla leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanları yiyebileceği açıkça belirtilmiştir:
> O, size ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri kesinlikle haram kıldı. Fakat kim çaresiz kalırsa, saldırmadan ve sınırı aşmadan yemesinde sakınca yoktur. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, merhamet edendir. (Bakara Suresi, 2:173)
Bunun gibi başka örneklerde de Kur'an, hem yaygın hem de istisnai durumlar için rehberlik eder. Saçını hastalık sebebiyle kısaltan bir kişinin ne yapması gerektiği de Kur'an'da yer alır:
> Hacda, başında hastalık olan kimse oruç tutar, sadaka verir ya da kurban keser. (Bakara Suresi, 2:196)
Bu ve benzeri örnekler, Kur'an'ın her detayı içerdiğini göstermektedir. Kur'an, temel konulardan istisnai durumlara kadar her türlü meseleyi açıklar ve insanları başka kaynaklara muhtaç etmez.
Kur'an, kendi ifadelerine göre başka bir açıklama kaynağına ihtiyaç duymayan bir kitaptır. Allah, Kur'an'ın ayetlerini birbirini açıklayıcı şekilde düzenlemiştir:
> Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, sana gerçeği ve en güzel yorumu getirmiş olmayalım. (Furkan Suresi, 25:33)
Bu ayette geçen en güzel yorum ifadesinin Arapçası ahsena tefsir dir ve Kur'an'da tefsir kelimesinin geçtiği tek yer burasıdır. Bu, Kur'an'ın kendi tefsirini kendisinin yaptığına işaret eder. Ayrıca, Allah şöyle buyurur:
> Onu toplamak ve okutmak Biz'e düşer. O halde onu okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da Biz'e düşer. (Kıyamet Suresi, 75:17-19)
Bu ayetler, Kur'an'ın açıklamasının bizzat Allah tarafından yapıldığını belirtir. İnsanların yazdığı tefsir kitapları, Kur'an'ın üstünde bir otoriteye sahip olamaz.
Bazı Müslümanlar, Kur'an'ın yanı sıra hadis ve tefsir kitaplarını da dinin kaynakları olarak kabul eder. Ancak bu kitapların çoğu, Kur'an'la çelişen ve ona eklemelerde bulunan hükümler içerir. Örneğin, Kur'an'da Allah sadece O'na kulluk edilmesini ve O'ndan yardım dilenmesini emretmiştir:
> Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. (Fatiha Suresi, 1:5)
Hadis ve mezhep kitaplarında ise, insanların başka kişilere aracılar vasıtasıyla dua etmeleri gerektiği gibi Kur'an'la çelişen ifadeler yer alır. Bu durum, Kur'an'ın merkezden uzaklaştırılmasına ve dini anlayışta büyük bir bozulmaya neden olmuştur. Allah'ın Nebimiz Muhammed'in dilinden şikâyetini aktardığı şu ayet, bu durumu açıkça ifade eder:
> Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kur'an'ı devre dışı bıraktı. (Furkan Suresi, 25:30)
Kur'an, insanların dinlerini öğrenmeleri ve yaşamaları için yeterlidir. Kur'an dışındaki kaynakları dinin temel kaynağı haline getirmek, dini bozar ve Müslümanları parçalar. Tarihte de görüldüğü üzere, mezhepler ve farklı yorumlar İslam dünyasında ayrışmaya neden olmuştur. Oysa ki Allah, Müslümanların tek bir ümmet olmasını istemiştir:
> Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın, bölünmeyin. (Ali İmran Suresi, 3:103)
Mezheplerin ortaya çıkışıyla insanlar, dinlerini mezhep liderlerinin yorumlarına göre yaşamaya başlamış, Kur'an ise hayattan uzaklaştırılmıştır. Halbuki Nebi Muhammed döneminde ve dört halife zamanında, Müslümanlar sadece Kur'an'a bağlıydı. Mezhepler ve hadis kitapları yoktu. Müslümanlar, Kur'an'ın verdiği serbestlikler dahilinde kendi örf ve adetlerine göre hareket ediyorlardı. Bugün de bu anlayışı benimsemek, İslam'ın asıl kaynağına dönmek anlamına gelir.
Kur'an, Allah tarafından indirilmiş eksiksiz ve yeterli bir kitaptır. İnsanları başka kaynaklara muhtaç etmeyen, kendi içinde açıklamalarını barındıran bir rehberdir. Allah'ın kitabını dinin merkezine koymak ve başka kaynakları dinin temel kaynağı olarak görmemek, İslam'ı saf ve bozulmamış bir şekilde yaşamanın yoludur. Allah şöyle buyurur:
> Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim. (Maide Suresi, 5:3)
Bu ayet, İslam'ın Kur'an ile tamamlandığını açıkça ifade eder. Müslümanlar olarak Kur'an'ı hayatımıza rehber kılmalı, onun dışındaki kaynaklara gereksiz yere başvurmamalıyız. Unutulmamalıdır ki, doğru cevabı aramak, yanlış bir cevabı benimsemekten daha iyidir.

Başa Dön