İslam'da bir yiyeceğin helal ya da haram oluşu, Kur'an-ı Kerim'deki hükümler ile belirlenir. Kur’an’da açıkça haram kılınanlar dışındaki tüm yiyecekler helal kabul edilir. Ancak, kültürel, mezhepsel ve bireysel tercihler bu konuda farklı algılar oluşturmuştur. Kur'an'da etleri haram kılınan hayvanlar açıkça belirtilmiş ve bunların dışında kalan hayvanların helal olduğu ifade edilmiştir: > "Ey iman edenler! Sözleşmelerinizi yerine getirin. Siz ihramda iken avlanmayı helal saymamak şartıyla okunacak olanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. "(Maide Suresi 1. Ayet)
Maide suresi 3. ayetinde haram kılınan yiyecekler detaylı olarak açıklanır: > "Size leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanmış, boğulmuş, vurulmuş, yüksekten düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvanın yediği kestikleriniz hariç putlar üzerine boğazlanan ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunlar fısktır. Bugün artık inkâr edenler dininizden umudu kesmişlerdir. Onlardan korkmayın benden korkun. Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım ve sizin için din olarak teslim olmaya razı oldum."(Maide Suresi 3. Ayet) Bu ayetlerde açıkça görüldüğü üzere, domuz eti haram kılınmıştır. Bunun dışındaki hayvanların helal olması için belirli şartlar (temiz kesim, Allah’ın adı anılarak kesilmesi vb.) yerine getirilmelidir. Ayrıca, "dinimizin tamamlandığı" vurgulanarak, başka hayvanların haram kılınmayacağı belirtilmiştir. Kur’an, yiyeceklerin hem helal hem de temiz olmasını şart koşar: > "Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal temiz şeylerden yiyin ve sapkının adımlarını izlemeyin. Şüphesiz o sizin apaçık düşmanınızdır."(Bakara Suresi 168. Ayet) Bu ayetten anlaşıldığı üzere, yiyeceğin helal olması kadar temiz olması da önemlidir. Örneğin, deve idrarı gibi maddeler temiz olmadığı için helal kabul edilmez. Bazıları sütle karıştırılması şifadır derler aslında bunlar kurnazlık peşindedirler çünkü şifa kaynağı olan deve idrarı değil süttür. Böylelikle kurnazlıkla deve idrarı hadisini sahih ilan etmeye kalkışırlar ancak kaçırdıkları bir nokta vardır. Deve idrarı su, üre, kreatinin, amonyak ve çeşitli mineraller içerir. Süt ise proteinler (özellikle kazein ve whey proteinleri), yağlar, laktoz, vitaminler ve mineraller içerir. Bu iki sıvının karıştırılması, temel bileşenleri arasında bazı reaksiyonlar oluşturur. Örneğin: Üre, suyla çözünebilen bir bileşik olduğu için, idrarla karıştığında süt proteiniyle etkileşime girip bazı çökeltiler oluşur. Amonyak da, sütle karıştığında sütün pH'ını artırarak, sütün asidik yapısını bozabilir ve bu sütün proteinlerinin (özellikle kazein) pıhtılaşmasına neden olabilir. Deve idrarı ve süt karıştırıldığında kimyasal olarak çökeltiler veya pıhtılaşmalar oluşabilir ve karışımın kıvamı ve görünümü değişebilir. Bu tür bir karışım, hoş olmayan bir koku ve yapıya sahip olabilir. Yani deve idrarı şifa kaynağı olan sütün dahi şifa kaynağını yok eder. Hadislerden Kur'an'a uyan aykırı olmayan hadislere bakılacak olursa haram ve helal olan yiyecekler hakkında şu hadisler bulunmaktadır:
En’am Suresi 145. Ayet’e Atıf:
Hadislerde haramların açıkça belirtildiği ifade edilmiştir:
> "Bana vahyedilende, yiyen kimse için leş, akıtılmış kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir şey bulamıyorum." (Ebu Davud: Etime 30)
Tirmizi ve İbni Mace Rivayetleri:
> "Helal, Allah’ın kitabında helal kıldığı; haram, Allah’ın kitabında haram kıldığıdır. Hakkında sükut ettiği şey ise affedilmiştir."
Dârakutnî Rivayeti:
> "Allah bazı şeyleri haram kılmıştır, bunları işlemeyin. Unutmaktan değil, size olan rahmetinden dolayı bazı şeyler hakkında hüküm buyurmamıştır; bunları da soruşturmayın."
Bu hadisler, Kur'an'ın haram kılmadığı yiyecekleri haram ilan etmenin doğru olmadığını vurgular.
Farklı mezhepler, helal ve haram konularında farklı yorumlar getirmiştir. Örneğin:
Şafi Mezhebi: Tilki ve kirpi etinin helal olduğunu kabul eder.
Hanefi Mezhebi: Tilki eti yenmez, çünkü tiksinti verici kabul edilir.
Şii İnancı: Tavşan eti tiksindirici bulunduğu için yenmez, ancak Kur'an'da yasaklanmadığı için haram değildir.
Bu farklılıklar, bireylerin damak tadı ve kültürel alışkanlıkları ile ilgilidir. Bir yiyeceğin alışılmadık olması, onun haram olduğu anlamına gelmez. Kur’an, haram olan yiyecekleri açık bir şekilde belirtmiştir: Domuz eti, leş, kan ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlar. Bunun dışındaki hayvanlar, belirli şartlara uygun şekilde kesildiği sürece helaldir. İslam’da yiyeceklerin helalliği, temizlik ve sağlık boyutu ile birlikte ele alınır. Hadislerde de Kur’an’da belirtilmeyen yiyeceklerin helal olduğu ve bunun bir rahmet olduğu ifade edilmiştir. Mezhepsel farklılıklar, daha çok kültürel alışkanlıklarla ilgilidir ve bu tür tercihler, dini bir zorunluluk değildir. Sonuç olarak, Kur’an ve hadisler çerçevesinde bir yiyeceğin haram kılınması için açık bir delil gereklidir. Bu bağlamda, kişisel damak tadı veya alışkanlıklar, yiyeceklerin dini hükmünü değiştirmez. Mezheplere uyanlara şu soruyu sormak istiyorum: Tek bir mezhep imamı dahi Allah'ın haram kılmadığı bir şeyi kendisine haram kılarsa "Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri haram etmeyin ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez."( Maide suresi 87. ayet) Ayeti gereği haddi aşanlardan olur mu olmaz mı. Örneğin Hanefi birisi tilki veya at eti yer mi? Çünkü İmam Şafii bunların eti helal demiş peki Ebu Hanife ne demiş haram dememiş mi. Bu durumda birisinin helal dediğine diğeri haram demiyor mu. Peki tek bir mezhep imamı dahi Allah'ın hükmünde ortak olabilir mi? Müşrik ortak koşan demektir.
