Gelgelelim oyunun ikinci perdesine. Kâtipleşen ellerim zamanla dudaklarımın iş görmesi gereken yerdeki hatipliğini yitirmeme sebep oldu. Gereksizlik içerisinde sermayesi olmayan mevzuların hoşnutluğunu sağlayabilmek için ödenmesi gereken bedelin karşılanmasına, ufku daraltılarak ayaklar alınan gururun kini bile izin vermiyor. Asli olarak kontak siluetinde kararmak arzu edilen mutlak reel, bir o kadarda yâdsıma olarak yuvalanmış konumda. Böylesine ağır telkinlerin zengini hissiyatla dolu beşer haliyle limitlendirilmiş önoluşumun hazzını başka yönlerden elde etme çabasına secde ediyor, bu su sızdırmaz gerçeği inkâr etmek fazlasıyla saçma kalacaktır. Çözümlemesini tamamlayamadan adapte olmaya eğilim gösteren, kendi öngörüsü olan trendin peşinden koşuşturacak kadar güçlü bir misyonla temellendirilmesi o muammanın inkârını dahi deli saçması yapıyor. Mutlak itaat, miadı geniş, paylaşımı kibirli, küstahlığın her daim kabul gördüğü basit bir taksirat olarak yerleştirilince etraftaki at gözlüğü takanların kadrajına, “işte budur” diyecekleri protez ideayı kabullendirmek zor olmuyor. İşin aslına aykırı fakat mevzu bahis toynaksız atlar olunca bununda olabileceğine inancın artıyor.
…
Acı çektirici olarak sunulan bunca malzemenin hesabı elbette bir gün verilecektir. Ya bu tutarsız çarkın gereksinimlerince yâda eskilerin klasik yöntemlerinin biri ile.