Pürüzsüz bir hayat isterdin!
Problemsiz bir aşk için al fondöteni…
Rengine uygun, tenine uyumlu, çekip de içine alacak kadar güçlü, bakıldığında “başkası” yapacak kadar seni… Bilirsin, önce temizlemelisin ve sonra nem vermelisin yüzüne, bir çiçeğe su verir gibi…
Pürüzsüzlük de yetmez!
Bazen kontrastı yüksek olur aşkların, biraz da “sığıntı bir cephe”…
Pudrala matlaştır tüm uçukları…
Kapanmayacak acılarına tozundan, unutulacak sevişmelere kompakt pudra iyi gelir ve sevindirir çocuk yanlarını…
Kapanmalısın, kapatmalısın kendini…
Başka “sen”den kaçtıkça ve onu kapattıkça çıkacak içindeki…
Sonra “sahte mutluluk abideleri” dikmelisin yanına, irili ufaklı…
Biraz allık mutluluk verir belki, yalan söylemekte sakınan gözlerinle, dudakların arasındaki “tanıklığını” temellendir.
Dudaklarına sor, rengi uyum sağlamışsa allığına, yalanların da gizlenecektir belki…
Hayat bazen “örtmelere” gelmez kadınım!
Gözlerin, seviştiğini haykırabilir çoğu kez…
Yalan söyleyeceksen bakarak gözlerime, iyi bir rimel seç kendine…
Sevdiğini söylerken, gözlerinden akıtamadığın yoğunluğu bulurum belki…
Yorgunluğunu alır, canlılık verir, kirpiklerin güler ve bakarken de iyi yalan söylenir!
Dolgunsa yalanların mat bir ruj ısmarla dudaklarına, zayıfsa hikâyen, koyu renkli parlak bir ruj sür…
Bir başkası ol şimdi, kendinden kaçarak…