Her düğünde, sünnet merasiminde, vefatlarda değişik üslubuyla bin yıla yakındır okunuyor Mevlid-i Şerif..Mevlid “doğum” anlamına geliyor.Nasıl ki “milad” Hz.İsa’nın doğumunu temsil ediyor öyle de “mevlid” kelimesi de Hz.Muhammed’in doğumunu hatırlatır.Günümüzde mevlid okuma ya da okutma sadece şekilsel bir tören hüviyetine dönüşmüş.Okunulan sözlerin ne anlama geldiğini düşünen yok hiç…Sadece dini bazı meselelerden bahsedildiğine dair kanaati var insanların..Ancak bu Mevlid’de anlatılan ulvi konuların derinliğine vakıf değil hiç kimse..Mesela belki ömründe yüzlerce kez “Mevlid” dinlemiş birine: “Mirac nedir?” diye sorsak muhtemeldir ki bu konuyu okuldaki “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden ya da başka bir dini kaynaktan öğrenmemişse bilemeyecek ve bize de açıklayamayacaktır.Halbuki Mevlid-i Şerif’te “Mirac” mucizesi geniş bir şekilde anlatılmaktadır.Bu tür örnekleri çoğaltmak da mümkündür.Ancak konumuz Mevlid’in anlaşılıp anlaşılmaması değildir.Biz de bir din adamı olmadığımız için bu konular hakkında konuşmayı din adamlarına bırakıyoruz.Ancak şu bir gerçektir ki; Mevlid-i Şerif bin yıla yakın tüm Osmanlı topraklarında, bütün Müslüman unsurlar tarafından benimsenmiş içselleştirilmiş bir gerçektir.Bu milletin birlik rabıtalarından birisi de işte bu Mevliddir.Anlamı, mahiyeti ne olursa olsun bu millet Mevlide önem vermiş, onu benimsemiştir.
Süleyman Çelebi’nin yazdığı Mevlid 1700’lü yıllarda İslam bilginlerinden Ahmed-i Hâni (Ehmede Xane) tarafından Kürtçe’ye çevrilmiştir.Bu Mevlid’in dili o dönemlerin diğer Kürtçe şiir ve kasidelerinde olduğu gibi Osmanlı Türkçesinde çoklukla kullanılan Farsça ve Arapça kökenli terimlerle süslenmiştir.Bu dönemde Bosna’dan Çin’e Güneyde de Afrika içlerine kadar ortak bir dil kullanıldığının bariz bir örneğidir Kürtçe Mevlid.Hem de bu Mevlid Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inden çeviridir.Hatta Ahmed-i Hani’den çok önceleri Baba Tahir Hemedani, Faki-yi Tayran, Molla Ceziri, Nâli, İdris-i Bitlisi vb. şair, yazar ve alimlerin de iştirak ettikleri, geliştirdikleri ortak bir medeniyet edebiyatı oluşmuştu.Terimlerden pek çok kelimeye varana kadar büyük bir benzerlik vardı.Demek ki bu dönemde Kürtler ve Türkler bugün olduğu gibi kardeşçe yaşıyorlardı.İşte bu kardeşliği her fırsatta hatırlamamız ve bununla da iftihar etmemiz gerekmektedir.Bu kardeşliği bozmak isteyenlere birlik ve beraberliğimizi koruyarak cevap vermeliyiz.
Şunu da ifade edelim ki iki dilde var olan bu kardeşlik sadece Mevlitle sınırlı değildir.Bilhassa Osmanlı Türkçesi ile Kürtçe arasında halen büyük benzerlikler vardır.1928’den önce hatta 1940lı yıllara kadar kullandığımız Arap Harfleriyle (İslam Dönemi Harfleri ile) yazılan Türkçe ve Kürtçe metinlerde yazılışları birbiriyle aynı olan binlerce terim ve kelimeyle karşılaşırız.Bu gün ise Kürtçe ve Türkçe arasında yazılışta görünen farklılıkların sebebi kelimenin nasıl telaffuz ediliyorsa öyle yazılmasıdır.Mesela “Nevruz” kelimesini ele alalım.İslam Dönemi Harfleri kullanıldığı zamanlarda Türkçe ve Kürtçe’de bu Nevruz kelimesi aynı harflerle yazılıyordu.Yani sırasıyla iki dilde de “nun, vav, ra, vav, ze” harfleri kullanılıyordu bu kelimeyi yazmak için.Bugünse Newroz-Nevruz farklılaşmasını iki dilin farklılığına yoranları gördükçe insanın gülesi geliyor.Kelime aslında aynı kelimedir.İki dildeki bu Newroz-Nevruz kelimelerinin farklı iki dilin kelimeleri olduğunu iddia etmek bilgisizlikten ileri gelmektedir.Düşünün bir kere Karadeniz’de yaşayan vatandaşlarımız telaffuz ettikleri şekilde yazmaya kalkışsalardı, ya da Türkiye’nin herhangi bölgesinde yaşayan bir vatandaşımız yöresel aksanıyla yazmaya kalksaydı o zaman farklı farklı diller mi doğmuş olacaktı?Mesela “oraya celeyrum” şeklinde konuşan birisi aynı konuştuğu şekilde yazmaya kalksa ve de bu farklılığı farklı bir dile sahip olmasına bağlasa ne kadar gülünç olurdu değil mi?
Biz şunu inkar etmiyoruz.Elbette Türkçe ve Kürtçe arasında Gramer yönünden bilhassa ekler, kelimelerin çekimleri yönünden farklılıklar var.Bu noktada Kürtçe’de bir farklılık görülüyor Türkçe’den.Ama iki dil sistemi birbirinden farklı gramer yapılarına sahip diye bilhassa Osmanlı döneminde oluşan benzerlikleri görmezlikten gelmek, iki toplumun da bir dönem ait olmakla öğündükleri “ortak kültür ve medeniyetten” bahsetmemek, bunları ortaya koymamak biraz garip değil mi?Yani yıllarca gramer eğitimi alıp Kürtçe’deki “Zevece” kelimesinin Türkçe’ye yine Arapça’dan geçmiş, “Zevce, zevc, izdivac” gibi kelimelerle benzer anlamlarda olduğunu söyleyememek, bu kelimeyi sanki o dilin asli bir unsuru gibi kabul etmek biraz yanlış olmuyor mu?Ya da “Teşekkür dikım” kelimesi ile “Teşekkür ederim” kelimesi arasındaki benzerliği ifade etmekten neden kaçınılıyor?Daha bunlar gibi binlerce kelime ve terim var ki ortaktır.Bu kelimelerin ortaklığı bizi beyinlerin, kültürün, olaylara bakış açısının hatta tarihi beraber yazmanın ortaklığına kadar götürür bizi.
Samimi olmak ve bu milletin kardeşliği için samimane gayret etmek gerekiyor.Elbette ki her kültür, lehçe, dil yaşanacak, yaşatılacak.Ancak kardeş topluluklar arasındaki benzerlikler de ortaya konacak ki sevgi ve barış kötülüğü yensin.Lafı uzatmadan konuya geçelim isterseniz. Şimdi size Türkçe ve Kürtçe Mevlitlerde var olan kelime ve terim kardeşliğini örneklerle göstermeye çalışacağız. Şunu da ifade edelim ki iki dilde var olan bu kardeşlik sadece Mevlitle sınırlı değildir.Yukarıda bu konuyu geniş olarak izah ettiğimden bu konuya tekrar girmeyeceğim.
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Türkçe Mevlitteki bu beyitlerin benzeri Kürtçe Mevlidin başlangıcında üstelik de aynı kafiye ve aruz ölçüsüyle karşımıza çıkıyor.
Ez bı bısmıllahi ibtıda kena,
Razıqê 'aman u xasan piya kena.
Dikkat ederseniz şâir kafiyeleri bile bilhassa “ana” seslerine benzetmeye çalışmış.Aruz ölçüsü ise iki Mevlit de de “Fâilâtun/Fâilâtun/Fa’lun, Fâilun” tarzında ..Tabii ki Kürtçe Mevlit genelde sözlü kültürle devam ettiği için vazinde bazı bozulmalar olabilir.Nitekim Türkçe mevlitte de bildiğimiz kadarıyla bazı eklentiler ve çıkarımlar olmuştur.İki beyitte de mana aynı “Ez bi bismillahi ibtida kena” (Ben ibtida yani evvela bismillah ile yani Allah adıyla başlarım) İki Mevlitte de “Allah adını” anmak sayesinde işlerin “âsan” olacağı açıkça ifade ediliyor.Manadaki ve şekildeki benzerliklere her beyitte bir örnek bulmak mümkün.Her bir beyiti incelemek de uzun bir metni oluşturacağından okuyucunun sıkılabileceğini düşünüyor ve bu belirgin örnekle yetiniyoruz.Fakat “kelime ve terimlerdeki ortaklığa da” değinmemiz gerekiyor.İki Mevlitte de ortak olan kelimeleri, terimleri yazacağım şimdi.Ancak şunu söyleyeyim ki elimdeki Kürtçe Mevlid’in başka varyasyonları da incelense ki mesela elimdeki Mevlitte “Merhaba” faslı yok, ortaya daha büyük benzerlikler de çıkacağı kesin.Mesela Merhaba faslı olan Kürtçe Mevlidi, Türkçe mevlitten ayırt etmek neredeyse imkansız..Sadece beste de bir farklılık var.Kürtçe Mevlit daha hızlı okunurken Türkçe mevlit daha bir ağır makamda okunuyor.İlgililere buradan seslenerek şunu da sormak istiyorum, Türkçe Mevlid’in bu ağır makamı değiştirilemez mi?Bu mevlit aslından fazla da uzaklaştırılmadan yeniden bestelenemez mi?Bu meseleyi de ehline bırakıyor; Kürtçe Mevlitte var olan, Osmanlı Türkçesinde ve Türkçe Mevlitte de kullanılan ortak bazı terimleri, kelimeleri yazmaya başlıyorum.Bu araştırmamızı, Mevlidin Kurmançça’nın Zaza lehçesindeki versiyonuyla yaptığımı da ifade edelim:
Hamd
Şükr
Vâcib
Her
Nefes
Şefi’
Muhammed Mustafa
Mevlud
Lazım
Şerbet
Ru=Yüz
Adem
Günah
Hasetsen
Dünya
Eğer
Küfr
Biguman(şüphesiz)
Hesab
Defter
Edeb
Kamu
Kalb
Feyz
Nur
Hem
Bedel
Rahmet
Keyf
Sürur
Meclis
Cevab
Kabir
Sual
Hazreti
Sıddık
Kelam
Cennet
Mudam(devamlı)
Tazim
Faruk(Hz.Ömer)
Kadr(kıymet)
Ahmed
Osman (Hz.Osman)
Bedr
Huneyn
Şehid
Şeyh
Uhud
Rab
Çünki
Fahr-i Râzi (Fahreddin-i razi, İslam Bilgini)
Habib(sevgili, Hz.Muhammed)
Kur’an-ı Kerim
Kerim
Medih(övme)
Rahmetellil alemin(alemlere rahmet)
Halas(kurtulma)
Tamam
Esselatu vesselam (Dua ve selam Hz.Muhammed’e olsun)
Evvel
Hallak(Yaratıcı)
Zaman
Mekan
Hüküm
Şah
Ekber (En büyük)
Hikmet
Kadir
Hak
Cihan
Aşık
Meani (Manalar)
Harf
Savt (ses)
Cihet (yön)
Menzil
Hidayet
Bahr (Deniz)
Merhamet
Vücut
Nısf (Yarım)
Hakikat
Arz
Kürsü
Kalem
Mekke
Sebep
Heybet
Vakit
Merhaba
Evet Kürtçe mevlitte ve Türkçemizde ortak olarak kullanılan bütün bu kelimeler, bizlere ruhlardaki, beyinlerdeki o kardeşliği hatırlatmıyor mu?Ne dersiniz, bu vatanın insanlarını bölmek, birbirine düşürmek, kötülüğü, nefreti yaymak isteyenlere karşı Mevlit (Mevlud) Kardeşliğini başlatmaya?
Evet bizler Mevlit Kardeşiyiz.Doğumumuzda, düğünümüzde ve ölümümüzde aynı ortak kelimeleri, terimleri kullanan ortak bir medeniyetin fertleriyiz.Siz de bir Türkçe ya da Kurmanç lehçesindeki bir Mevlidi alın okuyun.Ortaklıklarımızdan öte, etle tırnak gibi bir bütün olduğumuzu fark edeceğinize eminim.
Yaşasın Mevlid kardeşliğimiz!!!