Mezhepler ve Şirk Kur'an Perspektifinden Bir Değerlendirme

İslamda helal ve haram kavramları Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir. Bununla birlikte mezhepler farklı yorumlar yaparak dini hükümlere dair farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Ancak bu farklılıklar genellikle hadis ve fıkıh esaslarına dayanmakla birlikte Kur'an'ın hükmüne ters düşmektedir. Bu yazıda özellikle deniz ürünleri konusundaki mezheplerin yaklaşımlarını ve bu yaklaşımların Kur'an'ın helal kıldığı şeylerle çelişip çelişmediğini inceleyeceğiz. Kur'an-ı Kerimde Maide Suresi 96. ayette deniz ürünlerinin helal kılındığı açık bir şekilde belirtilmiştir: "Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı." Bu ayet tüm deniz ürünlerinin helal olduğuna dair bir temel kılavuz sunmaktadır. Ancak mezheplerin farklı yorumları deniz ürünlerinin helallik statüsünde bazı ayrılıklara yol açmıştır. 1. Mâlikî Mezhebi: Mâlikî mezhebi hiçbir deniz hayvanını istisna etmez ve tüm deniz hayvanlarını helal kabul eder. Bu yaklaşım Kur'an'daki açık ifadeyle uyumludur. 2. Hanbelî Mezhebi: Hanbelî mezhebi yılan balığını haram kabul ederken diğer deniz hayvanlarına yönelik daha genel bir helallik anlayışına sahiptir. 3. Şâfiî Mezhebi: Şâfiî mezhebi kurbağa, yengeç ve timsah gibi hem denizde hem karada yaşayabilen hayvanların etlerini haram kabul eder. Bu da Kur'an'a ters düşen bir yorumdur çünkü Kur'an deniz ürünlerinin helal olduğunu belirtmektedir. 4. Hanefî Mezhebi: Hanefî mezhebi balık şeklinde olmayan deniz hayvanlarını haram kabul eder. Yani midye, istiridye ve istakoz gibi hayvanların yenmesini caiz görmez. Bu da Kur'anın helal kıldığı şeylerle çelişmektedir çünkü ayette deniz hayvanlarının helal olduğu belirtilmiş ve bu tür sınırlamalar yapılmamıştır. Mezheplerin bu konudaki farklılıkları çoğunlukla hadislerle temellendirilmektedir. Ancak önemli bir nokta hadislerin Kur'an ile uyumlu bir şekilde yorumlanması gerektiğidir. Aksi halde dini hükümlerde yanlış yönlendirmeler olabilir. Özellikle deniz ürünlerinin helal kılınması gibi temel bir meselede hadislerin Kur'an ile çelişmesi kabul edilemez. Çünkü Kur'an Allahın sözüdür ve ona aykırı bir yorum yapmak İslama zarar verir. Mezhepler genellikle hadisleri esas alarak bu tür hükümlere varmışlardır. Ancak bu Kur'an'ın açık hükmünü geçersiz kılmaz.

yazı resimYZ

İslamda helal ve haram kavramları Kur'an-ı Kerim'de belirlenmiştir. Bununla birlikte mezhepler farklı yorumlar yaparak dini hükümlere dair farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Ancak bu farklılıklar genellikle hadis ve fıkıh esaslarına dayanmakla birlikte Kur'an'ın hükmüne ters düşmektedir. Bu yazıda özellikle deniz ürünleri konusundaki mezheplerin yaklaşımlarını ve bu yaklaşımların Kur'an'ın helal kıldığı şeylerle çelişip çelişmediğini inceleyeceğiz.
Kur'an-ı Kerimde Maide Suresi 96. ayette deniz ürünlerinin helal kılındığı açık bir şekilde belirtilmiştir:
"Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı."
Bu ayet tüm deniz ürünlerinin helal olduğuna dair bir temel kılavuz sunmaktadır. Ancak mezheplerin farklı yorumları deniz ürünlerinin helallik statüsünde bazı ayrılıklara yol açmıştır.

  1. Mâlikî Mezhebi: Mâlikî mezhebi hiçbir deniz hayvanını istisna etmez ve tüm deniz hayvanlarını helal kabul eder. Bu yaklaşım Kur'an'daki açık ifadeyle uyumludur.
  2. Hanbelî Mezhebi: Hanbelî mezhebi yılan balığını haram kabul ederken diğer deniz hayvanlarına yönelik daha genel bir helallik anlayışına sahiptir.
  3. Şâfiî Mezhebi: Şâfiî mezhebi kurbağa, yengeç ve timsah gibi hem denizde hem karada yaşayabilen hayvanların etlerini haram kabul eder. Bu da Kur'an'a ters düşen bir yorumdur çünkü Kur'an deniz ürünlerinin helal olduğunu belirtmektedir.
  4. Hanefî Mezhebi: Hanefî mezhebi balık şeklinde olmayan deniz hayvanlarını haram kabul eder. Yani midye, istiridye ve istakoz gibi hayvanların yenmesini caiz görmez. Bu da Kur'anın helal kıldığı şeylerle çelişmektedir çünkü ayette deniz hayvanlarının helal olduğu belirtilmiş ve bu tür sınırlamalar yapılmamıştır.
    Mezheplerin bu konudaki farklılıkları çoğunlukla hadislerle temellendirilmektedir. Ancak önemli bir nokta hadislerin Kur'an ile uyumlu bir şekilde yorumlanması gerektiğidir. Aksi halde dini hükümlerde yanlış yönlendirmeler olabilir. Özellikle deniz ürünlerinin helal kılınması gibi temel bir meselede hadislerin Kur'an ile çelişmesi kabul edilemez. Çünkü Kur'an Allahın sözüdür ve ona aykırı bir yorum yapmak İslama zarar verir. Mezhepler genellikle hadisleri esas alarak bu tür hükümlere varmışlardır. Ancak bu Kur'an'ın açık hükmünü geçersiz kılmaz.
    Kur'anda Allah kendi helal kıldığı şeyleri haram kılmanın büyük bir suç olduğunu belirtmektedir. Maide Suresi 87. ayette şöyle buyurulmaktadır:
    "Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez."
    Bu ayet helal kılınan bir şeyin haram kabul edilmesinin Allaha karşı bir itiraz anlamına geldiğini belirtmektedir. Mezheplerin Kur'anda helal kılınan deniz ürünlerini haram kabul etmeleri bu anlamda bir hatadır. Kur'andaki bu temel hükme aykırı hareket etmek insanların kendi fikirleriyle Allahın koyduğu hükümleri değiştirmeye kalkışmak anlamına gelir. Bu da ciddi bir sorumluluk ve tehlike içerir. Allahın helal kıldığını haram saymak insanları Allaha karşı durmaya itebilir. Kur'anda ayrıca Allahın indirdiğiyle hükmetmeyenlerin kâfir oldukları belirtilmiştir:
    "Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir." (Maide, 44)
    "Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Maide, 45)
    "Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir." (Maide, 47)
    Bu ayetler Allahın koyduğu hükümlerin dışına çıkmanın insanı büyük bir günahtan uzak tutmadığı gibi dini bir sorumluluğu da yerine getirmediğini gösterir.
    Bir mezhebin Kur'anda açıkça helal kılınan bir şeyi haram kılması sadece dini bir yanlış anlamayı değil aynı zamanda Allahın hükmüne karşı bir tavır almaktır. Bu insanı İslamın ruhuna aykırı bir duruş sergilemeye itebilir. İslamın temel ilkelerinden biri Allahın hükmüne teslim olmaktır. Kur'ana göre Allahın helal kıldığı şeylere mezheplerin ya da diğer insanların müdahale etmeye hakkı yoktur.
    Sonuç olarak mezheplerin özellikle deniz ürünleri konusundaki farklı görüşleri Kur'anın helal kıldığı şeylerle çelişmektedir. Bu çelişkiler mezheplerin hadisleri esas alarak verdikleri hükümlere dayanmaktadır. Ancak önemli olan bu tür hükümlerin Kur'an ile uyumlu olmasını sağlamaktır. Çünkü Kur'an helal kıldığı her şeyi helal kılmıştır ve bu dini yorumlamada temel bir ölçü olmalıdır. Mezheplerin Kur'ana aykırı hareket etmeleri büyük bir sorumluluk ve yanlışlıktır. Allahın koyduğu hükümler dışında insanların ve mezheplerin bu tür haramlar üzerinden hüküm vermesi dini anlamda doğru bir yol değildir.

Yorumlar

Başa Dön