Mobil Terör…
Serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan şu genç bayanların elindeki cep telefonunu alacak kimse yok mu?
Kimse yok mu cep telefonla gelen mahremiyetin tükenişine ‘dur!’ diyebilecek…
Gün boyu mesaj çekerek parmakları aşınan genç bayanlarımızın içine düştükleri cep telefonunun tuzağından kurtaracak kimse yok mu?
Sağlık uzmanları; bilinçsiz kullanılın cep telefonlarının kanser virüsü yaptıklarını söylüyor.
Lakin cep telefonu, kanser virüsünden de daha çok hızlı girdi masum hayatımıza…
Öyle ki; bilinçsizce kullanılan cep telefonları, bir kanser virüsü hızıyla hayat damarlarımızdan gezinip; bizleri her gün bir adım daha ahlaki çöküntüye savrulmaktadır.
Elbette ki cep telefonunu kullanmaya karşı değiliz.
Teknolojinin diğer nimetlerinden faydalanıldığı gibi cep telefonu nimetinden de faydalanılmalıdır.
Ama bilinçli, ama yerli yerinde…
Malumunuz olduğu üzere; cep telefonu yediden-yetmişe her kes kullanıyor.
Cep telefonunu herkes kullanıyor ama genç bayanlarımızda cep telefonu kullanımı; eroin bağımlılığı yapmış derecede ilerlemiş durumda….
Konuyla ilgi bilim adamlarının yaptığı araştırma sonuçlarına göre, fazla cep telefonu kullananlar, cep telefonlarından ayrıldıklarında korku ve kaygı duygusu, sürekli yorgunluk, hatta panik gibi psikolojik sorunlarla karşılaştığı saptanmıştır.
Geleceğimizin tamaniti, yarının anneleri olan kızlarımız, cep telefonunu kullanmadığı gün, eroin kullanan birinin eroin bulamadığındaki ruh halini yaşıyor maalesef…
Yani cep telefonuna öyle müptela olmuşlar ki genç kızlarımız; şimdiden geleceğimizden endişelenmeye başladık.
Yani, yarının o güvenilir anne adaylarını şimdiden kaybediyoruz….
Şairin tabiriyle:
“Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.” Kadınları/Anadolu analarını kaybediyoruz…
Korkarım bu gidişle; ülkem ait kadın bulamayacağız…
“Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak” kadınlarımız, şimdi ne Akdeniz gibi serinliği ve bereketi ne de Afrika sıcaklığı gibi soluğu kaldı.
“Göğüsleri Çukurova gibi münbit” kadınlarımız, şimdi bütün bu ‘münbit’liklerini cep telefonlarından tüketip çoraklaşıyorlar.
Artık “Dağ gibi, evlerinde” de oturmuyorlar….
Hani şair diyor ya; “Limanlar gemileri nasıl beklerse/Öyle beklerler erkeklerini /Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.”
Hayır, o eskiden di, şimdi değiller…
Çünkü cep telefonları, kadınlarımızın o güzel mahremiyetini bozdu.
Şimdi ki kadınlarımız; evlerinden sokağa düşen evcilleşmemiş güvercinler gibidirler.
Ya da ellerinde cep telefonlarıyla sokak sokak başıboş dolaşan kısrak tay gibi evcilleşmeye beklemektedirler…
Genç kızlarımızın elindeki o cep telefonlarını almadıkça; sokak köşelerinde, muhtelif izbe yerlerinde henüz çocuk denilecek yaştaki kızlarımızla vuku bulan gayrı meşru gizli buluşmalar, beraberinde gelen mahremiyetin tükenişi, ahlaki çöküntü ve “aile hayatı” diye bir kavram kalmayacaktır…
Bu nedenle; serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan şu bayanların elindeki cep telefonlarını almanın ve bu gidişata “DUUUR!..” demenin vakti gelmiştir, diye düşünüyorum….