Toplumun temel taşı olan aile, bireyin kişilik ve ahlak yapısının şekillendiği ilk eğitim yuvasıdır. Bu eğitim yuvasının başöğretmeni ise annedir. Bir çocuk, hayatının ilk yıllarını annesinin yanında geçirir ve çoğu davranışını, düşüncesini, hatta hayata dair ilk bakış açısını annesinden öğrenir. Ancak günümüz modern toplumunda, annelerin bu rolünü kaybettiğini ve yerine televizyon, sosyal medya gibi mecraların geçtiğini gözlemliyoruz.
Çocuklar, annelerini saatlerce televizyon karşısında cinayet programları izlerken ya da magazin programlarıyla vakit geçirirken görüyorlar. Zamanla bu durum, çocukların ahlaki değerlerini ve düşünsel yetkinliklerini olumsuz etkiliyor. Toplumun bu hale gelmesinin nedenlerinden biri, medya kuruluşlarının bilinçli bir şekilde insanları pasifleştirme politikalarıdır. Bu politikaların arkasında ise toplumu dinî, ahlâkî ve siyasî bilinçten uzaklaştırmak isteyen güçler bulunmaktadır. Kuran-ı Kerimdeki şu ayet bu duruma ışık tutmaktadır:
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli gönder, bize katından bir yardım eden yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisâ Suresi 75. Ayet)
Medyanın etkisiyle annelerin zihinleri uyuşturulmuş, onları cahilleştirme projeleri başarıyla uygulanmıştır. Kuran-ı Kerim, düşünmeyi, sorgulamayı ve araştırmayı teşvik ederken, günümüz anneleri çocuklarına bu değerleri aşılamak yerine Her koyun kendi bacağından asılır gibi bireyselci bir yaklaşımı benimsetiyor. Bunun sonucunda ise toplumda ahlâki yozlaşma ve toplumsal sorunlar hızla artıyor.
Anneler, çocuklarıyla birlikte yeniden bir eğitim seferberliği başlatabilirler. Bu seferberlik, aile içinde Kuran-ı Kerimi merkeze alarak ahlâkî ve manevi değerlerin inşasını amaçlamalıdır. Nebimiz İbrahimin oğluyla birlikte Kâbenin sütunlarını yükseltirken yaptığı şu dua, bize önemli bir rehber sunmaktadır:
"Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin." (Bakara Suresi 127. Ayet)
Nebimiz İbrahim, ibadetini ve ahlâk eğitimini oğluyla birlikte yaparak bir örnek oluşturmuştur. Günümüz anneleri de çocuklarına yalnızca ahlâk dersi vermekle yetinmemeli, aynı zamanda onlarla birlikte bu değerleri yaşamalıdır. Anneler, her gün çocuklarıyla birlikte Kuran okuyarak onların yalnızca bireysel olarak iyi insanlar değil, aynı zamanda toplum için faydalı bireyler olmalarını sağlayabilirler.
Toplumdaki kadın cinayetleri, çocuk yaşta başlayan eğitim eksikliklerinden ve ahlaki değerlerin erozyona uğramasından kaynaklanmaktadır. Medya, kadınları birer tüketim aracı olarak gösterirken, aile içinde ahlaki temeller zayıflamaktadır. Bu nedenle, anneler fitne ve fesadı besleyen içeriklerden uzak durmalı ve çocuklarına ahlâkî değerleri öğretmek için çaba harcamalıdır.
Kuran-ı Kerimin ahlak, adalet ve sorumluluk üzerine vurgu yapan ayetleri, aile içinde yeniden hayata geçirilmelidir. Anneler, bu bilinçle hareket ederek, çocuklarına hem dini hem de ahlaki değerleri aşılayabilirler. Çünkü toplumun inşası, bireylerin inşasıyla mümkündür.
Sonuç olarak, modern toplumun ilk öğretmeni olan anneler, çocuklarının rol modeli olmayı yeniden kazanmalıdır. Kuran-ı Kerimin rehberliği ile ahlâk ve maneviyat temelli bir nesil yetiştirmek, kadın cinayetlerini ve toplumsal çöküşü durdurmanın en etkili yoludur. Unutulmamalıdır ki, cahil bir anne ancak cahil bir nesil yetiştirir. Bu döngüyü kırmak için anneler, ilim ve ahlak yolunda kararlı adımlar atmalıdır.
