yokluğum yok, sebepsizim hem de ne çok
hikayesiz hançerelerdeki sözde gizli,
rahvan uyanışlar ardından koşan
hil-atinde surun makamını taşıyan
kanadın niye kan revan,
kirpiklerin kıvrımından çoğalan yalnızlıklar
kırkı çıkmadan uçan kalabalıklar ortasında
asi bir kısraktır arsız zamanlar,
arsızlığın ötesinde bir dalaştır bu
insanımsı yanın ve kibrin pençesinde
yasakları gebe koyan tövbelerinle,
ah ki şu pişmanlık dediğin
bir hokkabaz gibi güldürür beni kendine,
kuşandığın kavgalar güvercin ayaklarına pranga,
gülecek bir yanı kalmamış ömrün üzerine
kan kustun işte, kendince,
kelime ve sıfatlardan sıyrılmış
kederlerden kefenlenmiş
yollara düşen zerdüş yarım
ah ki nerelerinde gizlinim,
sıfırsayalım, kayıplar hanesi boş
ve de sayısız bir boşluk bolluğunda dünya,
yüreklerden geçen yollarda belirsiz ayak sesleri,
inzivada ve de intifada fikirler,
kimine gem kimine yem
kimine gazel gelir kimine dem,
müsebbib yok, sebeb habersiz
setresi yırtık bir geda
hezayan oyunları sanrılar sınırında
hepi topu budur işte
kayıp bir kelime derkenar boşluğunda...
2011-09-17
İstanbul-Üsküdar