-Yine mi sen?
Denilecek bir baş belası olmak istiyorum. Vicdan olmak istiyorum; hiç durmadan “ Neden, niçin? “ sorularını soran iç ses olmak istiyorum.
Patavatsız olmak istiyorum. İnsanların maskeleriyle nazik, uyumlu olmaya çalıştıkları " empati " , "sempati" ortamlarında kendisi de tam açıklandığı gibi olmaya çalışırken, göklerden inen ilham, gazap adına ne derseniz değin, içgüdüsü ile ortamı buza çeviren yaratık olmak istiyorum. Günlerce, aylarca hatta yıllarca alıştığınız davranış kalıplarının, kelimelerin kırıcısı olmak istiyorum. En yakın çalışma arkadaşlarımın ise "münasebetsiz" ve Türkçe’ deki en güzel kelime olan "densiz" ile ifade edilen olmasını istiyorum.
Pis pis sırıtan Saki’nin garip geveze kedileri, yeniden dirilen susamurları gibi olmak istiyorum. Rahatsız etmek istiyorum, koca gözlü ciğercilerin kedilerinin kuyruklarına basmak istiyorum.
İsyan etmek istemiyorum, büyük sözlerin devrimlerin peşinde değilim. Muzipliği şakayı gülmeyi tercih ederim. Ama gülemiyorum. Bir yerlerde hep bir yara kanıyor. Nerde olduğunu bulabilmiş değilim. O kanayan yara durmadıkça karikatürlerdeki cüppeli, oraklı iskelet olmak istiyorum. İskelet yüzümde hep eksilmeyen o pis sırıtışımla uzaklarda bir yerde, beklenmeyen, istenilmeyenle karşılaşanı izleyen olmak istiyorum.