Nekrofili

Hepimiz zaman arkeologlarıyız. Sırtımızı akıp giden hayata dönüp geçmişi kazıyoruz sürekli yalnızlığımızda. Dündeyiz, bir önceki yılda, on yılda, giderek pro-fallus çağın bilinmezliğinde. İnce çalışıyoruz. Beynimizde törpü, sinir uçlarımız diken diken. Yolculuğumuz hep ardımıza düşüyor. Dedelerimizin beşiğini sallıyoruz uzun gecelerde.

yazı resim

NEKROFİLİ

Kendi yaşantısını unutan milyarlarca yüksek omurgalı, memeli organizma ve bir yeryüzü… Dört bir yanında özenle gömülmüş, tabutlara, anıtsal yapılara saklanmış sayısız kemik parçası… Başımızın üstünde dolaştığına inanılan bir o kadar ulu, sevgili, korkulu ruh. Aramızda çalım satan ruh avcıları, mit kurucular, sürekli geçmişlerine sığınanlar, yaşanmış an tutkunları… Nekrofililer…

Hepimiz zaman arkeologlarıyız. Sırtımızı akıp giden hayata dönüp geçmişi kazıyoruz sürekli yalnızlığımızda. Dündeyiz, bir önceki yılda, on yılda, giderek pro-fallus çağın bilinmezliğinde. İnce çalışıyoruz. Beynimizde törpü, sinir uçlarımız diken diken. Yolculuğumuz hep ardımıza düşüyor. Dedelerimizin beşiğini sallıyoruz uzun gecelerde. Sıradan, ezik benliklerimizi bir kez daha ezip düşünce cımbızımızla çektiğimiz, ayırdığımız kahramanlarımızı kutsuyoruz. Ölülerimizi çok içten seviyoruz, ölçüsüz bir kendinden geçmeyle diri tutuyoruz. Bugünü kuramıyoruz. Farklı yönlere sapamıyoruz. Oluşturduğumuz yapı ağır aksak olduğu yerde yükseliyor, eğilip kırılıyor. Sandıklarımızdan arta kalan haritalarla, planlarla yeniden deniyoruz. Tarihten ders almalıyız, böyle buyurdu ‘nekro’lar ve bizler -sadık seviciler- sahip çıkıyoruz, yeraltı öğretilerine.

Çoğu zaman göremediğimiz o kadar çok fırsatımız var. Şansımız kıt olsa da, seçeneğimiz bol, ama biz güvertenin kıçında durduğumuz ve iki yanımızdan geçen suyu seyrettiğimiz için dalgalar ya iskeleden geliyor ya da sancaktan. Dümeni kırıp bir yöne dönüp durmak istiyoruz. Eğlenceli köpüklerle avunduğumuzdan, gözümüzü izimizden ayırmadığımızdan hep aynı sarmalın etrafında dolaşıyoruz.

Paslı zincirler bileklerimizde, upuzun prehistoryadan kalan… Kalıtlara tutkuluyuz, halka halka boğazımızı sarıyoruz biriktirdiklerimizle. İsterik eski âşıklar gibiyiz.

Belki tek derdimiz hatırı sayılır ölümsüzlük ve etrafımızda binlerce ‘fili’. Geçmişe dualarımızda hafifçe bunu fısıldıyoruz.

Başa Dön