Nereden başlasam...
Ankaralı ağzıyla yazılmıştır.
Nereden başlasam bilmem ki
Ankaram’ı yazivirmek kolay mı?
Bağ bahçe yollarımız bulvar;
Tarla, tonç’um cadde, sokak;
Dağım taşım, derem tepem ev oldu
Nereden başlayım bilemeyom…
Yardan mı, yarenden mi,
Seymenimden, erenden mi,
Nerden başlayım…
Oyunlarımız vardı
Kendimizden giçercesine coşkulu
Aşklarımız içe kapanık
Şarkılarımız sırılsıklam sokak sokak,
Saçak altlarında suskun..
Hangisini disem!
Bayramlarımız olurdu
Abariş… Bayrak bayrak
El öpmeli, mendilli, akide şekerli
Ciplerimiz şıkır şıkır
Aşağı yüze koşardık yüzüngoyun
Adırık çödürük, dönme dolap, türlü oyun…
Ne zenginimiz vardı kızdıran,
Ne insanda bunca kahır
Uç ucaydı, içiçeydi
Şehir avucun içindeydi topluca.
Hangisini anlatsam!
Bir ışık düşmüştü kış günü
Dikmen yamaçlarından Ankaramız’a
Gönülleri ısıtan…
“Konkuru paşası’ydı” kulaktan kulağa haber
Ne rütbesi, ne de nişanı vardı
Boz kalpaklı bir önder.
Işık didimya baştan
Şavkı ülkeye vurdu
Guruba gurup kattı şimşek gibi
Başlara şapka verdi, sırtlara urba
Od ocak oldu,
Okullara baş öğretmen…
Pay dağıttı kadına, kıza, dula
Aklına gelen her kula.
Hangisini anlatsam bilmem ki…
Yaptıkları tutuyordu ağaç aşısı gibi
Yeniden şıvgın sürdü koca kök
Dikenler çiçek oldu
Akasya dalları gibi elle tutulur,
Gözle görülür salkım saçak
Suyumu berrak yaptı,
Toprağı toprak.
Kısaca dostlarım!
O bayrağı kaldırandı
Bizse bayraktar,
Ne başı anlatılır, ne sonu
Uzar gider arşa kadar.