İsyan edesim geliyor.. Ama kime veya neye ve hatta niye olduğunu bile bilmeden. Kırasım geliyor önüme gelen herşeyi, önüme gelen herkesi öldürmek. Canlı ile cansız arasındaki farkı kaldırmak istiyorum..
İnsanlar eşit değildi benim doğduğum gezegende. Bir sürünenler vardı, bir de süründürenler. Ben hangisiydim öğrenemedim. Belki de sürünendim, ondan öğrenemedim sürünüp sürünemediğimi. Uçurum vardı sürünenle süründüren arasında, kimsenin geçmeyi göze alamadığı, kimsenin geçemediği.. Ben geçmek isterdim, istettirmediler. Belki de isyanım bunadır. Bu düzenedir.
Benim doğduğum coğrafyada, sürüler vardı, bir de çobanlar. Sürü psikolojisi popülerdi o günlerde. Sürüden kaçanı kurt kaparmış, öyle diyorlardı. Kaçmaya çalıştım bırakmadılar. Beraber gidelim dedim, gelmediler. Kimdir, nedir bu kurtlar, dedim, konuşmadılar. Kurtlarla yüzyüze gelemedim. Belki de onadır kızgınlığım..
Savaşlar gördüm doğduğum topraklarda. Akan kanlar organik besin oldu yer altı canavarlarına. Ben ne canavarları gördüm, ne de kanı dökenleri. Ben sadece kanı dökülenleri ve ağlayan çocukları gördüm rüyamda. Bağırıp da sesini duyuramayan insanlar gördüm. Gidip de dönmeyenlerin hikayelerini duydum. Cevapsız sorular sordular bana, ben de onlara sordum. Cevap veremedim, cevap alamadım.. Kimbilir, buna da kızmış olabilirim.
Benim gözlerimi açtığım mekanda insanlar inanmıyorlardı birbirlerine, kendilerine bile. Aynı hikayeler anlatılırken aynı zaman dilim içerisinde, farklı yerlerde, yine de insan bencilliğine yenik düşüyor. Ahlak adını verdiği duvarı yapıyor da önce, sonra kendi elleriyle yıkıyor. Tanklar geçiyor çocukların rüyalarından, misket yerine boş kurşun kovanları buluyorlar yerlerde. Gözyaşı günlük hayatın bir ihtiyacı sanki, herkes ağlıyor biryerlerde. Buna da kızmış olmam muhtemeldir.
Benim var olduğum zaman dilimi içerisinde, insanlar yok oluyordu. Günahlar büyüyordu boy boy dünyanın dört bir tarafında. Yargısız infazlar diz boyu. Bencillik kara bir bulut gibi üstümüzde. Herkes kendi kuyruğunun derdinde. Kızgınlığım buna da olabilir..
Daha fazla yazmak istemiyorum bu konu hakkında. Yazdıkça artıyor isyanım, isyanım artıkça rüyalarım bozuluyor.. Rüyalarım bana ait, size vermeyeceğim.. Nokta..
Nokta
Benim var olduğum zaman dilimi içerisinde, insanlar yok oluyordu. Günahlar büyüyordu boy boy dünyanın dört bir tarafında. Yargısız infazlar diz boyu. Bencillik kara bir bulut gibi üstümüzde. Herkes kendi kuyruğunun derdinde. Kızgınlığım buna da olabilir..