O Evrensel Bir Anlamdır

O gelirse sonsuz noktalarınca sonsuz bir güçle gelir ve tecelli ettiği Canı dert ve elemlere giriftar eder gider. Geriye sadece yanmak, sadece ağlamak, sadece her gün kızgın saclar üzerinde kırık buğday taneleri gibi kavrulmak kalır.

yazı resim

Üç harf ve sonsuz noktalar kümesinden oluşan idrak ötesi bir olgu. O, genelde haber etmeden kocaman bir ordu ile ansızın gelir yakar yıkar ve gider. Fakat giderken, aldıklarına karşılık sana muazzam bir enerji kaynağı, güzel bir sevgili bırakır. Bu en büyük hediyedir Allah'tan, esaretinin bedelidir aslında. Kıymetini bilir gereği gibi seversen hayat senin için şimdi başlar.

Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır" der. Bu iki zıt noktayı mükemmel bir şekilde yaşayıp birleştirerek kudret denilen terkibi ortaya çıkarabilen kişi hiçbir beşerin kendisi ile baş edemeyeceği bir güce sahip olur.

Ona bu düzeyde sahip olan kişi arzu etsin ülkeler fetheder, istesin dünyaya egemen olur. Onunla iradesini keskinleştiren kişi her türlü problemin üstesinden gelebilme yeteneği elde eder. Çözülemeyeni çözme, bilinemeyeni bilme durumuna yükselir.

Kişi, ona hayatını adayıp bunu insanlığın faydasına kullanmayı istesin binlerce kendisine adanmış hayat ardından sürüklenir. Aşk gibi "gökler ötesi" bir güce gücünü teslim eden bir canlının gücüne nice güçler bel bağlar. Çünkü o Nebileri, Velileri ve Kralları dize getirme kudretine sahip sonsuz bir cazibe merkezidir. O evrensel bir dil, evrensel bir dert, evrensel bir anlamdır.

O, çıldırtan bir mutluluk olduğu gibi kahreden bir güçtür. Her bir noktasında ayrı bir dert her bir noktasında ayrı bir elem her bir noktasında ayrı bir müptela her bir noktasında ayrı bir acı ayrı bir hicran vardır.

Onda, söze yeni başlamışken ansızın bitirme, başlamamışken yüzyıllarca uzatma vardır. Ağlarken aniden krizlere girme, gülmelerle yığılma, gülerken nedensiz hücum eden güz yağmurları gibi sebepsiz yere hıçkırıklara boğulma vardır.

Onda; Beni burada bırak ve git, göreceksin seni bekleyen olacağım diyen Hacerin susuz, ekmeksiz sevgilisini bekleme kanaat ve sadakati vardır. Medinenin kerpiç damlarında günlerce uzak diyarlara kilitlenen Haticenin yaşlı gözleri vardır. Onda Aişenin engel olamadığı kıskançlık, Hafsanın kendini yitirip çıldıracak noktaya gelme acısı vardır.

Sevgili bize ateşten denizlere dalın desin gözümüzü kırpmadan dalarız diyen acabasız bir delilik ondadır. Havva istedi diye yasak meyveyi yemenin ne anlama geldiğini bile bile yiyen akıl ötesi bir yönelme ondadır. Ondadır Vahşi gibi köşelerde bir ömür bir çift göz için duman duman yükselmek.

Onda kuvvet, onda kudret, onda İmamet vardır.

O gelirse sonsuz noktalarınca sonsuz bir güçle gelir ve tecelli ettiği Canı dert ve elemlere giriftar eder gider. Geriye sadece yanmak, sadece ağlamak, sadece her gün kızgın saclar üzerinde kırık buğday taneleri gibi kavrulmak kalır.

Aşk Ya Hu!

17 Mayıs 2012 21.34

Başa Dön