O'na
mevsimlerden bahar düşse gülşene,
en güzel libasını giyse menekşeler,
leylakların bembeyaz elleri duaya dursa,
tepeden tırnağa seninle dolsa ruhum,
en umulmadık yerlerde çıksan karşıma,
mütebessim çehreni doyanadek seyretsem,
söyle bu kadarcık vuslat çok mu ki meltem.
bilirmisin geceler ne kadar uzundur?
ve bomboş caddelerinde bu şehrin,
kaç kişi sabahlar benim gibi.
kaç kişi platonik bir sevdaya ağıt yakar.
kaldırım taşlarını kalbini hiç dinledin mi?
gecenin ayazında nasıl da çarpar,
ve binbir parçaya bolünür hayalin,
her köşe başında ansızın beliriverir,
ve gözlerin...
sahi gözlerin bazen sebepsiz uzaklara dalar,
bunun sebebini ah! bir bilebilsem,
söyle gozlerin boşlukta kimi arar ki meltem...
seni en güzel nağmelerinde buldum şarkıların,
dudaklarından dinledim,
en güzel musikisini ömrümün.
sen en güzel süsün dualarımın,
sen en güzel perisisin hülyalarımın...
ve anladım ki gayesi aşkın,
gözlerinin meftunu olmakmış,
bir temmuz sıcağında arzularına ram olsam,
tenin kokusunu yıllarca ruhumda duysam,
aylar geçse de,
yıllar geçse de sana,
yeniden yeniden aşık olsam..
varlığına adansa her bir kertem,
söyle bu nasıl aşk böyle meltem.
ilahi bir neşidedir ismin dudaklarımda,
adın kor gibi yakar dudaklarımı,
sen gülşenimin en nadide gülüsün,
tüm gözlerden ırak
gönlümün katadralinde,
bir azizenin kollarında büyürsün.
seni göz bebeklerime hapsettim,
seni benden başkası asla gormeyecek,
seni benden başkası sevemeyecek.
gülsün gozlerin kalmasın artık matem,
sen benimsin sen benimsim
sen benimsin meltem.